İzmir Körfezi'nin güney sahilinde, Urla ilçesinin İskele Mahallesi sınırlarında yer alan Liman Tepe, tarihî ve arkeolojik önemiyle dikkat çekiyor. Bu bölge, aynı zamanda Antik Klazomenai kenti ve Karantina Adası ile de ilişkili. Eski dönemlerde anakaraya bağlı olan bu ada, bölgedeki önemli yerleşim alanlarından birini oluşturuyordu. Liman Tepe, “Prehistorik Klazomenai” olarak da tanımlanabilecek kadar derin bir geçmişe sahip.
Coğrafi yapısı ve değişim süreci
Liman Tepe'nin bulunduğu alan, Karantina Adası'nın tam karşısında, denizle iç içe geçmiş bir yarımada üzerinde yer alıyor. Bu yarımada, kuzeydeki yüksek kayalık alanlardan güneye doğru alçalarak kıyı ovasıyla birleşiyor. 1930-1940 yıllarına ait fotoğraflarda, bölgenin bugünkü durumundan çok farklı olduğu göze çarpıyor.
O dönemde, Liman Tepe bir höyük şeklinde yükselirken, zamanla yapılan tarım alanları ve inşaatlar nedeniyle bu höyük tahrip olmuş ve orijinal yüksekliğinden en az 5 metre kaybetti. Ayrıca, bölgedeki yeni yerleşimler de arkeolojik alanların daralmasına sebep oldu. İzmir-Çeşmealtı yolunun bu bölgeden geçmesi, hem kazı alanlarını daraltmakta hem de arkeolojik çalışmaların önünde büyük bir engel teşkil ediyor.
Pek çok kültürü yansıtıyor
Liman Tepe, M.Ö. 4. binyıldan 2. bin sonuna kadar pek çok farklı kültürü kesintisiz şekilde yansıtan bir merkez olma özelliğine sahip. Antik Klazomenai'nin varlığı da dikkate alındığında, bu kültürel sürekliliğin Klasik Çağ'ın sonlarına kadar devam ettiği görülüyor. Batı Anadolu'da sadece Liman Tepe’de görülen bu özellik, bölgenin tarihî anlamını ve arkeolojik değerini pekiştiriyor. Liman Tepe, sadece İzmir bölgesinde değil, aynı zamanda Doğu Akdeniz, Balkanlar ve Kafkasya ile olan bağlarıyla geniş bir kültürel etkileşimi de gözler önüne seriyor.