CHP İçişlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın katıldığı bir televizyon programında yaptığı suikast açıklamasına ilişkin yazılı bir değerlendirme yaptı. Bakan, Fidan’ın açıklamasını yalnızca kişisel bir sağlık öyküsü değil, aynı zamanda zamanlaması, içeriği ve hedeflediği psikolojik etki açısından değerlendirilmesi gereken bir siyasi hamle olarak yorumladı.
“Devlet aklıyla bağdaşmıyor, siyasi bir kurgu”
Hakan Fidan’ın, MİT Başkanlığı döneminde arsenik ve cıva ile zehirlendiğine dair açıklamasının, herhangi bir adli süreç ya da delil sunulmaksızın yapılmış olmasının “devlet aklıyla bağdaşmadığını” belirten Murat Bakan, bu açıklamanın kamuoyunu yönlendirmeye dönük bir siyasi hamle olduğunu savundu. Bakan açıklamasında, “Bu açıklama, yalnızca geçmişe dönük bir bilgilendirme değil; gelecekte daha üst düzey pozisyonlar için zemin hazırlama ve mağduriyet üzerinden kahramanlık inşa etme çabasıdır” ifadelerini kullandı.
“İstihbarat zafiyetleri örtülmek isteniyor”
Bakan, Fidan’ın MİT Başkanlığı döneminde gerçekleşen terör saldırılarını hatırlatarak, bu süreçteki istihbarat eksikliklerinin görmezden gelinmemesi gerektiğini vurguladı. “Devlet ciddiyeti, geçmişin başarısızlıklarını örtmek yerine onlarla yüzleşmeyi gerektirir” diyen Murat Bakan, söz konusu açıklamanın MİT’in kurumsal sorumluluğunu ve geçmişteki istihbarat zafiyetlerini örtmeye hizmet ettiğini öne sürdü.
“Litvinenko örneğiyle karşılaştırma”
Açıklamasında, suikast iddialarının nasıl belgelenmesi gerektiğine dair uluslararası örneklerden biri olan Litvinenko vakasını da hatırlatan Bakan, Fidan’ın açıklamasında herhangi bir tıbbi rapor, adli süreç ya da faile ilişkin bilgi sunulmamasını eleştirdi. Açıklamada, “Bu haliyle, açıklama yalnızca bir siyasi kurguya dayanmaktadır” ifadelerine yer verildi.
CHP’li Murat Bakan, açıklamasını şu ifadelerle sonlandırdı: “Biz, Türkiye'nin en stratejik kurumlarından biri olan MİT'in itibarı üzerinden siyasi hamle yapılmasını, kamuoyunun manipüle edilmesini ve devlete olan güvenin bu tür açıklamalarla zedelenmesini kabul edilemez buluyoruz.”





