İzmir Adliyesi C Kapısı önünde düzenlenen açıklamada, İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz ve Stajyer Avukat Temsilcisi Sıla Çelik konuşma yaptı. Açılış konuşmasını gerçekleştiren Başkan Yılmaz; hukukun üstünlüğü, avukatlara yönelik artan şiddet olayları, genç avukatların yaşadığı yapısal sorunlar, insan hakları ihlalleri ve barolara yönelik yargı müdahaleleri gibi güncel başlıklara dikkat çekti.

Pegasus’tan o tarihe özel ücretsiz uçuş kampanyası! Pegasus’tan o tarihe özel ücretsiz uçuş kampanyası!

“Korkudan nefes alamayacak bir toplum yaratılıyor”

301 gencin demokratik anayasal haklarını kullandıkları için cezaevine atıldığını belirten Yılmaz, “En ufak bir muhalif sesin bile şiddetle, yargı sopasıyla cezalandırıldığı, korkudan nefes bile alamayacak bir toplum yaratılmaya çalışıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Milletvekili bir avukat meslektaşımızın, Can Atalay’ın Anayasa Mahkemesi kararına rağmen cezaevinde adeta esir tutulduğu, anayasa mahkemesi kararlarının tanınmadığı, siyasetten âri bir yargılama fikrinin neredeyse ütopyaya dönüştüğü bir orta çağ karanlığını yaşıyoruz. Türkiye tarihinde ilk kez bir baronun, İstanbul Barosu yönetiminin hukuki hiçbir dayanağı bulunmayan, salt savunmaya gözdağı vermek amaçlı açılmış bir davaname ile görevden alındığı, görevlerini yaptıkları için haklarında jet hızıyla ceza soruşturması açıldığı ve İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Fırat Epözdemir’in daha önce kovuşturmaya yer olmadığına dair kararla kapatılmış olan dosyanın tekrar canlandırılarak cezaevine konulduğu bir süreci yaşıyoruz. Tahir Elçi’lerin herkesin gözü önünde katledilip tüm sanıkların beraat ettirildiği, Ebru Timtik’lerin adil yargılanma için başlattığı ölüm orucunda yaşamını yitirdiği, Selçuk Kozağaçlı’ların, Selahattin Demirtaş’ların hukuk garabeti davalar ile cezaevlerine atıldığı bir ülkede yaşıyoruz.” dedi.Baro Başkanı Sefa Yılmaz

“Avukatsız bir yargı hayali ile yaşayanların iktidarında avukatlık yapıyoruz!”

Hukukun hiçbir kırıntısının kalmadı bir coğrafyada avukatlık yaptıklarını vurgulayan Yılmaz, “Açık bir cezaevine döndürülen, hukukun hiçbir kırıntısının kalmadığı, en demokratik taleplerin bile şiddet ve hapishane ile bastırılmaya çalışıldığı, kayyum uygulamalarının vaka-i adiyeden sayıldığı, 35 senelik diplomaların bir gecede iptal edildiği, siyasi rakiplerin şafak operasyonlarıyla hapse atıldığı; tüm bunlara karşı ses çıkaranların ise terörist ilan edilerek soruşturma/tutuklama sopası ile ses çıkaramaz hale getirilmek istendiği bir ülkede, hiç kimsenin can ve mal güvenliğinin dahi kalmadığı bir coğrafyada avukatlık yapıyoruz. Meslektaşlarımıza karşı ekonomik ve fiziksel şiddetin sistematik hale getirildiği, baro tarafından hak ihlallerinin tespiti için görevlendirilen meslektaşlarımızın avukat oldukları bilinmesine rağmen gözaltına alındığı şartlarda; imkan bulsalar tüm savunma makamını külliyen ortadan kaldırarak avukatsız bir yargı hayali ile yaşayanların iktidarında avukatlık yapıyoruz.” İfadelerini kullandı.

“Demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne olan bağlılığımızı sürdüreceğiz!”

Yılmaz, avukatların yalnızca hukuki uyuşmazlıkların çözümünde değil, aynı zamanda demokratikleşme ve hak mücadelesinde de önemli bir görev üstlendiğine dikkat çekerek, “Mememen Cezaevi’nde darp edilen gençlerimiz için gösterilen çaba da, bir kanunun değiştirilmesi için verilen emek de aynı derecede önemlidir.” diye konuştu.

Toplumsal olaylarda İzmir Barosu avukatlarının gösterdiği birlik ve özveriye değinen Yılmaz, bu dayanışmanın yalnızca gözaltına alınan bireyler için değil, tüm Türkiye için bir umut kaynağı olduğu belirtti. Yılmaz “Demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne olan bağlılığımızı her koşulda sürdüreceğiz” dedi.Stajyer Av. Sıla Çelik

“Bir meslek örgütü, en zayıf üyeleri kadar güçlüdür!”

Konuşma yapan Stajyer Av. Sıla Çelik ise, yalnızca sorunları dile getirmek için değil; mücadeleyi büyütmek ve kamuoyuna açık bir çağrı yapmak için toplandıklarını belirtti. Çelik, “Stajyer avukatların yasal olarak mesleğe hazırlık sürecinde olmaları gerekirken, fiiliyatta ücretsiz ve güvencesiz şekilde çalıştırılıyorlar. Sabah akşam dava dosyası hazırlayan, duruşmalara giren stajyerler, emeğinin karşılığını alamıyor. Bu görünmez emek, sistematik bir istismar biçimine dönüştü. Ofislerde ya da şirketlerde ücretli çalışan işçi avukatlar, düşük maaşlar, sigortasızlık ve mobbing gibi sorunlarla karşı karşıya. Baroların etkin denetim yapamaması nedeniyle işçi avukat mücadelesi bireysel çabalara sıkışmış durumda. Ama şunu unutmamak lazım Bir meslek örgütü, en zayıf üyeleri kadar güçlüdür.” şeklinde konuştu.

“HMGS: Eşitlik değil, ayrıcalık sınavı”

Çelik, “Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı’nın (HMGS) nitelik gerekçesiyle getirildiği söylense de; kurslara bağımlılık nedeniyle ekonomik eşitsizlik ve sınıfsal bir bariyer oluşturmakta. Gerçek çözüm hukuk fakültesi sayısının azaltılması ve nitelikli eğitim kadrolarının oluşturulmasıdır” diye konuştu.

Çelik genç avukatların taleplerini ise şöyle sıralandı:

  • Stajyer avukatlara ücret ve yasal statü sağlanmalı
  • HMGS kaldırılmalı, hukuk fakülelerinde nitelik artırılmalı
  • İşçi avukatlar için denetim ve yaptırımlar uygulanmalı
  • Genç hukukçular karar süreçlerine dahil edilmeli
  • Baro iradesine yargı sopasıyla müdahale edilmemeli

Çelik, sözlerini sonlandırırken “Stajyeriz, işçiyiz, yeni mezunuz… Ama susturulamayacak kadar çoğuz. Bu mesleği yoksulluk ve güvencesizlikle değil; dayanışma ve mücadeleyle sürdüreceğiz. Avukatlar tarih boyunca köle kullanmadılar; ama hiçbir zaman efendileri de olmadı.” İfadelerini kullandı.

Muhabir: Doğay Akın