Heyet Tahrir el Şam (HTŞ), Suriye'deki iç savaşın karmaşık dinamiklerinde önemli bir aktör haline gelmiş bir cihatçı örgüttür. El Kaide ve IŞİD'den koparak kendi yolunu çizen HTŞ, İdlib'de güçlü bir emirlik kurmuş ve bölgedeki 3 milyondan fazla sivilin hayatını doğrudan etkilemiştir.

Trump'tan görüşme isteği Trump'tan görüşme isteği

FBI, örgütün lideri Muhammed Golani’ye 10 milyon dolar ödül koyarak, HTŞ'nin global bir tehdit olarak kabul edildiğini göstermektedir.

Peki, HTŞ nedir? Hedefleri nelerdir ve kimlerden oluşur?

HTŞ’nin kökeni ve doğuşu

Suriye'deki iç savaş 2011'de patlak verdiğinde, El Kaide'nin Suriye kolunu kurmak üzere IŞİD lideri Ebu Bekir El Bağdadi tarafından gönderilen Muhammed Golani, Nusra Cephesi'ni kurarak El Kaide'nin Suriye’deki etkisini artırdı. Bu dönemde, Esad rejimi tarafından serbest bırakılan cihatçı mahkumlar da örgüte katıldı, ancak Nusra Cephesi, Esad'a karşı verdiği savaşta ciddi bir güç kazandı.

2013 yılında IŞİD'in lideri Bağdadi, Nusra Cephesi’ni kendi kontrolü altına almak istedi, ancak Golani'nin reddettiği bu birleşme, IŞİD ile kanlı çatışmaların yaşanmasına yol açtı. 2016 yılında ise Golani, El Kaide ile de yollarını ayırdığını duyurdu ve El Nusra, adını Fetih El Şam Cephesi olarak değiştirdi.

HTŞ’nin yapısal değişimi

2017’de Golani, çeşitli cihatçı gruplarla birleşerek Heyet Tahrir el Şam’ı (HTŞ) kurdu. Bu gruplar arasında Harekat Nur El Din El Zenki, Liva El Hak, Ceyş El Sünna ve Cephet Ensar El Din yer aldı. El Kaide'nin, HTŞ'nin birleşmesini "akidenin ihlali" olarak görmesi ve buna tepki olarak örgüt içindeki üst düzey isimlerin ayrılması, HTŞ'nin El Kaide'den tamamen kopmasına yol açtı.

Ancak, HTŞ lideri Golani örgütünün bağımsız bir yapı olduğunu savunsa da ABD hükümeti ve Birleşmiş Milletler, HTŞ'nin halen El Kaide'nin hedeflerini izleyen bir örgüt olduğunu belirtiyor. HTŞ, bir taraftan El Kaide ile bağlantılarını kesmeye çalışırken, diğer taraftan askeri ve ideolojik hedeflerini sürdürüyor.

HTŞ’nin Suriye’deki etkisi ve İdlib’deki yeri

HTŞ, 2015’ten itibaren Rusya, İran ve Türkiye arasında başlayan Astana sürecini fırsata çevirerek 2017'de İdlib'e hakim oldu. 2019 yılında ise bölgedeki diğer muhalif grupları etkisiz hale getirerek İdlib'in tamamını ele geçirdi. Örgüt, Soçi Mutabakatı’nı ihlal ederek Türkiye destekli gruplara karşı saldırılar düzenledi ve bölgedeki askeri, ticari ve sosyal hayatı kontrol etmeye başladı.

HTŞ’nin ekonomik ve askeri gücü

Golani'nin liderliğindeki HTŞ, İdlib'deki sivil ve askeri yapıyı kontrol ederken, bölgenin ekonomik yapısını da ele geçirmiştir. El Şam Bankası, bölgedeki tüm mali işlemleri kontrol ederken, örgüt petrol ve ticaret yollarından elde ettiği gelirlerle ekonomik gücünü pekiştirdi. Türkiye sınırındaki Bab El Heva Kapısı, örgütün en stratejik noktalarından biri haline gelmiş ve buradan geçen mallardan vergi alınmıştır.

HTŞ’nin liderliği ve ideolojik dönüşümü

HTŞ’nin lideri Muhammed Golani, El Kaide'den ayrıldıktan sonra örgütün ideolojik çizgisini değiştirmeye çalıştı. Ancak, yine de radikal cihatçı ideolojiden tamamen vazgeçtiğine dair herhangi bir somut kanıt bulunmamaktadır. 2020 itibarıyla örgüt, klasik ordu yapısına geçiş yaparak askeri bir hiyerarşi kurdu ve militanlarının eğitimini düzenli hale getirdi.

HTŞ'nin İdlib'deki yönetimi, bölgedeki sivillere yönelik baskılarla dikkat çekmektedir. Şeriat mahkemeleri kurarak, karşıt görüşleri ve muhalif grupları hedef alan örgüt, sivillere ve muhaliflere yönelik şiddet ve işkencelerle suçlanmaktadır. Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası örgütler, HTŞ’nin yolsuzluk, işkence ve yargısız infazlar gibi insan hakları ihlalleriyle gündeme geldiğini bildirmiştir.

Kaynak: Haber Merkezi