İlk açıklamalarında “Bu suça ortak olmayacağız” diyerek mücadele çağrısı yapan aktivistler, gelinen noktada direnişin hem yaygınlaştığını hem de kamuoyu nezdinde daha görünür hale geldiğini vurguladı.

“Ölüme gönderilmelerine seyirci kalmayacağız”

23 Mayıs’ta başlatılan eylemin ilk gününde yapılan açıklamada, Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik öngören 7527 sayılı yasa eleştirilmiş ve “Sokaklarımızı, yemeğimizi, sevgimizi, evimizi paylaştığımız dostlarımızın ölüme gönderilmesine seyirci kalmayacağız” denilmişti. Yasada barınak kapasitesinin göz ardı edilerek hayvanların yönetmeliğe dahi uygun olmayan alanlara hapsedilmek istendiği vurgulanırken, veteriner hekimlere yönelik meslek etiğine aykırı baskılar da dile getirilmişti.

Eylemi üniversiteler sahipleniyor

Açlık grevinin 6. gününde yapılan yeni açıklamada, direnişin İstanbul Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi başta olmak üzere üniversitelere yayıldığı duyuruldu. Aktivistler, grevin yalnızca hayvanlar için değil, aynı zamanda “topyekûn bir hak ve yaşam mücadelesinin parçası” olduğunu belirterek şunları söyledi: “Barınak adı verilen ölüm kamplarında hayvan dostlarımızın yaşadığı açlık ve isyan artık daha görünür hale geldi. İktidar ya da muhalefet belediyesi fark etmeksizin işlenen hak ihlalleri birer birer ifşa oldu. Bu yalnızca hayvanların değil, insanlığın da vicdan meselesidir.”

İzmir Yaşam Hakkı Savunucuları:

“Yüzyıllardır birlikte yaşadığımız, sevgimizi paylaştığımız köpeklerin dört duvar arasında ölüme mahkûm edilmesine izin vermeyelim. Bu yasayı çıkaran kadar uygulayan ve sessiz kalanlar da yaşananların sorumlusudur. En yakınınızdaki barınağı düzenli olarak ziyaret edin, gözlemleyin ve bu sürece seyirci kalmayın.”

Kaynak: Haber Merkezi