Halk türkülerimiz, Anadolu'nun acılarını, sevinçlerini ve yaşam öykülerini en dokunaklı şekilde anlatır. Bunlardan biri de "Hastane Önünde İncir Ağacı" adlı türkü... Bu içli türkü, beşik kertmesi bir aşkın hüzünlü hikayesini ve çaresiz bir hastalığın ayırdığı iki gencin kaderini anlatır. Yozgat'ta başlayan bu hazin hikâye, yıllar içinde dilden dile yayılmış, halkın gönlünde derin izler bırakmıştır.
Beşik kertmesi ile başlayan bir aşk
Yozgat'ın bir köyünde, iki komşu aile çocuklarını beşik kertmesi yapar. Yıllar geçer, gençler büyür ve evlilik çağına gelir. Ancak oğlan, askerde ince hastalığa (vereme) yakalanır. Memleketine hava değişimi için dönen genç, bu süreçte kız tarafının soğuk tavırlarıyla karşılaşır. Kız ailesi, hastalığın bulaşıcı olmasından korkarak, genç adamın sözlüsünü görmesine dahi izin vermez.
İstanbul’da hastane günleri
Hastalığı ilerleyen genç, tedavi için İstanbul’a gider. Ancak hastanede ne ailesi ne de sözlüsü yanında olur. Gün geçtikçe yalnızlığı derinleşir ve umudu tükenir. Bir gün, hastane bahçesindeki incir ağaçlarına bakarken, aklına memleketi ve sevdiği gelir. Elinde kalan son gücüyle kaleme aldığı dizeler, “Hastane Önünde İncir Ağacı” türküsüne dönüşür. Ne yazık ki genç, hastalığına yenik düşer ve İstanbul’da vefat eder.
Türkünün yayılması
Genç adamın geride bıraktığı dizeler, ailesine ulaştırılır. Fakirlik nedeniyle cenazesi Yozgat’a getirilemez ve İstanbul’da defnedilir. Ailesi, oğullarının yazdığı bu sözleri ağıt gibi dillendirir. Zamanla bu ağıt, Anadolu’nun dört bir yanında söylenerek bir halk türküsü haline gelir.
TÜRKÜYÜ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ
