Üzerinden 23 yıl geçen ve Türkiye’nin yakın siyasi tarihinin en karanlık sayfalarından biri olan cinayet, halen tam olarak aydınlatılmadı. Necip Hablemitoğlu'nun eşi Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu, sosyal medya hesabından "Bir insan öldürülür. Ve ardından adalet sadece gecikmez, davanın yönü değiştirilebilir ya da unutturulabilir. Dosyalar başka yerlere sürülür. Fail bulanıklaştırılır" diyerek, Türkiye'deki cezasızlık kültürüne ve gerçeğin karartılmasına isyan etti.
FETÖ örgütünü ilk fark eden kişi oldu
Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun suikastla hayattan koparılmasının üzerinden 23 yıl geçti. 1954 yılında Ankara’da doğan Hablemitoğlu, Ankara Atatürk Lisesi’ni bitirdikten sonra üniversite eğitimine Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın-Yayın Yüksek Okulu’nda devam ederek 1977 yılında mezun oldu. 1977 ve 1978 yıllarında Türkiye dışında yaşayan Türklerin sorunlarını irdeleyen “Dilde, Fikirde, İşde Birlik” adlı aylık dergi yayımladı. Uzun yıllar çeşitli kuruluşlarda basın müşaviri olarak çalıştı. 1982 yılında YÖK Yasası ile kurulan Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü’nde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı. Hablemitoğlu, yüksek lisans ve doktora programlarını burada tamamlayarak 1990 yılında öğretim görevlisi oldu. Çalışma yaşamı boyunca 25 yılı aşkın bir süre Türkiye dışındaki Türk topluluklarının yakın tarihi ile ilgili olarak araştırmalar yapan Hablemitoğlu’nun en bilinen çalışmaları arasında, “Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası” isimli kitap çalışması ile FETÖ’yü konu aldığı ve ölümünden sonra ilk basımı yapılan “Köstebek” isimli kitap yer aldı. Alman Vakıflarının iddia edilen eylemleri, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemeleri Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma konusu yapılarak bir kısmı Alman vatandaşı olan şahıslar hakkında “Devlet emniyetine karşı gizli anlaşma” suçundan kamu davası açıldı.
Köstebek isimli kitabında FETÖ'yü anlatmıştı
Söz konusu davanın ilk duruşması Hablemitoğlu suikastından yaklaşık 1 hafta sonra 26 Aralık 2002 tarihinde yapıldı. Davanın delilleri ve sanıkları arasında, Hablemitoğlu’nun kitap çalışmasına konu bazı olaylar ve kişiler de yer aldı. Fetullah Gülen’in yargılandığı Ankara 2 No’lu DGM’deki davanın delilleri arasında, Hablemitoğlu’nun, örgütün CIA ile bağlantısını ortaya koyan “Etki ajanları, Nüfuz Casusları ve Fethullahçılar” başlıklı raporu da vardı. Hablemitoğlu raporunda, “Gülen cemaatinin” devlet içine sızarak kritik kadroları tuttuğuna dikkati çekmişti. Hablemitoğlu, “Köstebek” isimli kitabında “Gülen cemaati”nin silahlı örgüt halini almaya başladığı tespitini yaparak yapıyı “Fetullahçılar” olarak tanımladı. Örgütün hedefi haline gelen Hablemitoğlu, 18 Aralık 2002’de evinin önünde öldürüldü. Üzerinden yıllar geçmesine rağmen faili meçhul kalan Hablemitoğlu dosyası, FETÖ’nün yargıdan temizlendiği 2016 yılı sonrası yeniden raftan indirildi. Cinayette FETÖ’nün rolü araştırıldı.
Dava henüz tam olarak sonuçlanmadı
Savcılık, o dönem Ukrayna’da bulunan şüpheli eski asker Nuri Gökhan Bozkır hakkında kırmızı bülten çıkardı. MİT tarafından 27 Ocak 2022’de Türkiye’ye getirilen Bozkır tutuklanırken, Bozkır’ın ifadeleri sonrasında yeni operasyonlar düzenlendi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 11 Kasım 2022’de soruşturmayı tamamlarken, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile birlikte Aydın Köstem, Enver Altaylı, Mustafa Özcan, emekli albay Levent Göktaş, emekli yüzbaşı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, emekli binbaşı Fikret Emek, eski yüzbaşı Nuri Gökhan Bozkır, Mehmet Narin ve FETÖ firarisi Serhat Ilıcak hakkında dava açıldı. Ancak açılan bu dava da şu ana kadar sır perdesini aralayamadı. Hazırlanan iddianamede, suikastın FETÖ tarafından işlendiğine yönelik önemli tespitler yer alırken, cinayetin tetikçisiyle ilgili soru işaretleri devam etti. Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden davada, 14 Aralık 2002 tarihinde Eskişehir’deki konferans ile cinayet günü Hablemitoğlu’nun uğradığı markete ait kamera görüntülerinin karşılaştırıldığı bilirkişi raporu dosyaya girmişti. Raporda, Hablemitoğlu’nu 3 kişinin takip etmiş olabileceği belirtilirken bu 3 kişinin, dosyanın sanıkları olmadığı aktarılmıştı. Davada son olarak, iddianameyi hazırlayan ve duruşmalarda görev alan savcının başka bir ile tayini sonrasında dosya yeniden savcılığa gönderildi. Yeni duruşma savcısının, esasa ilişkin hazırlanan önceki mütalaaya katılıp katılmayacağı ya da yeni bir mütalaa hazırlayıp hazırlayacağı önümüzdeki duruşmalarda belli olacak.




