“Su Yönetimi ve Kuraklıkla Mücadele Stratejileri” başlıklı bir panelin de düzenlendiği toplantının açılışında konuşan Başkan Dr. Cemil Tugay, su krizi ve kuraklığa değinerek, “Su krizi ile mücadelede geri kazanıma, toplama-tutma sistemlerine ve adil paylaşıma dayalı bir yeni düzeni yerel yönetimlerin merkezine yerleştirmeliyiz. Kentlerimizin geleceğini yeni sistemleri yerel düzeyde uygulama yeteneği belirleyecek ” şeklinde konuştu.
Dr. Cemil Tugay, su krizi ve kuraklığa değinerek dünyada varlık ve bolluk çağının artık geride kaldığını, bunu herkesin mutlaka hatırlaması gerektiğini söyledi
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin ev sahipliğinde düzenlenen Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği’nin 44. Olağan Meclis Toplantısı, Swiss Otel İzmir'de birliğe üye kentlerin başkan ve temsilcilerinin katılımı ile başladı. “Su Yönetimi ve Kuraklıkla Mücadele Stratejileri” başlıklı panelin de düzenlendiği toplantının açılış konuşmasını yapan İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği Başkanı Dr. Cemil Tugay, su krizi ve kuraklığa değinerek dünyada varlık ve bolluk çağının artık geride kaldığını, bunu herkesin mutlaka hatırlaması gerektiğini söyledi. Yeni kavramlarla düşünme zamanının geldiğine dikkat çeken Başkan Tugay, “Suyu, toprağı, enerjiyi, gıdayı hiçbir zaman bitmeyecek varlıklar olarak kabul ettik. Oysa bugün geldiğimiz nokta çok net. Su artık bir varlık değil, kaybolmuş bir sistemin içinde geri kazanılması gereken bir değerdir. Türkiye’nin pek çok havzasında; Gediz’den Büyük Menderes’e, Orta Anadolu’dan Güneydoğu’ya su artık planların temel girdisi olmaktan çıkıyor” şeklinde konuştu. Kentlerin büyük çoğunluğunun altyapı yenilemelerine yetişemediğini söyleyen Tugay, “Yağmur suları şehirlerden hızla uzaklaştırılıyor, gri suyun geri kazanımı ihmal ediliyor, tahsis planları kâğıt üzerinde kalıyor. Barajlarımız dolmuyor, yeraltı sularımız çekiliyor, tarımsal ve kentsel kullanım çatışıyor. Neredeyse tüm su ve kanalizasyon idareleri yoğun çalışmalarına rağmen altyapı, kapasite artırımları, kayıp-kaçak mücadeleleri gibi temel konularda dahi işin yükü altında eziliyorlar. Gerçeklerle yüzleşmemiz gerekiyor. Geri kazanıma, toplama-tutma sistemlerine ve adil paylaşıma dayalı bir yeni düzeni yerel yönetimlerin merkezine yerleştirmeliyiz” dedi.
Dr. Cemil Tugay: Bizler için, kentleri sağlıklı yönetmek, kentlerin geleceğini dirençli hale getirmek de gün geçtikçe zorlu fakat zorunlu bir mesele haline geldi.
Suyun 21. yüzyılın en stratejik kaynağı olduğunu belirten Başkan Tugay, küresel ısınmaya dair bilgiler paylaştı. Sıcaklıklarla birlikte kuraklık riskinin de artacağını kaydeden Tugay, “Bizler için, kentleri sağlıklı yönetmek, kentlerin geleceğini dirençli hale getirmek de gün geçtikçe zorlu fakat zorunlu bir mesele haline geldi. Nüfusu 1 milyondan büyük 600’e yakın kentin yüzde 35’inden fazlası, 30 megakentin 9’u su kıtlığı çeken bölgelerde yer almaktadır. Büyükşehirlerin sürdürülebilir bir biçimde yönetilebilmesi için su, enerji, gıda gibi kaynaklarını bir varlık olarak görerek plan yapma alışkanlıklarını değiştirmeleri gerektiğini gösteriyor. Çünkü su artık planlamanın değişkeni değil, eksilen bir değer, bu gerçeği kabullenmeliyiz. Var olan kaynak üzerine plan kurma dönemi bitti. Artık kentlerimizin geleceğini 'yeni sistemleri yerel düzeyde uygulama' yeteneği belirleyecek. Su politikaları yalnızca boru döşemek ya da baraj yapmak değildir. Bu, kentlerin dayanıklılığını yeniden tasarlama meselesidir” dedi.
Dr. Cemil Tugay: Türkiye’de yağışların 21. yüzyılın sonuna kadar en az yüzde 30 azalması bekleniyor
Türkiye'nin yarı kurak bir ülke olduğunu kaydeden Tugay, “Türkiye topraklarının yüzde 88'i, ciddi bir çölleşme riski altında. Türkiye’de yağışların 21. yüzyılın sonuna kadar en az yüzde 30 azalması bekleniyor. Türkiye’de dahil olmak üzere Güneydoğu Avrupa’nın büyük bir kısmı farklı şiddet seviyelerinde kuraklık koşullarıyla karşı karşıya durumda” şeklinde konuştu. Su yönetimi ve kuraklıkla mücadele konusunda ulusal ve uluslararası düzeyde yürütülen projeler ve politikalara değinen Başkan Tugay Su Kanunu ile ilgili çalışmalara başlandığına, olumlu gelişmeler olmasına rağmen bu çalışmaların bugün hala yeraltı ve yerüstü sularımızı korumaya yetmediğini söyledi.