Tugay: 4 ay bizden bu şekilde her ay 1,5 milyar lira para kestiler
Dr. Cemil Tugay şu ifadeleri kullandı; "Bütçede bir denge problemi var. Yani gelirlerimiz giderlerimizi tam olarak karşılamıyor. Bütün sorun da buradan çıkıyor zaten. Peki niye böyle oluyor derseniz bunun birkaç nedeni var. En önemlisi şu. Yani Yerel yönetimlere, belediyelere aslında ihtiyacı olan kaynaklar, maalesef sağlanmıyor. Yani bunu sağlaması gereken hükümet. Yani hükümet şu anda yerel yönetimleri güçlendirmeye değil, aksine onların elinden alabildiği kadar yetkileri ve imkanları almaya çalışıyor. Yani böyle bir gerçekliğe karşı karşıyayız. Diğer taraftan geçen Ocak ayından beri çok katı bir karar aldı. Belki Türkiye tarihinde olmayan hukuka da uygunluğu aslında tartışılabilecek bir karar aldı. Dedi ki; eğer vergi ve SGK borcu varsa belediyelerin, şirketlerinin, daha önceden belediyelerin kendi yapısının borcu varsa bununla ilgili kesinti yapılabiliyordu. Ama bir de belediyelerin iştirakleri yani şirketleri var. Onların borcu kendi dinamikleri içerisinde dönüyordu. Eğer böyle borçlar varsa onları da belediyenin parasından keseceğim. Her ay bize Hazine’den ve İller Bankası'ndan gelen bir kaynak var. Buradan kesinti yapacağım diye bir karar aldı geçen Ocak ayı başında. 4 ay bizden bu şekilde her ay 1,5 milyar lira para kestiler. Şu anda da başka belediyelerde de bu uygulamalar devam ediyor. Yani böyle bir katı uygulamada başladı. Yani bu da bizi iyice sıkıştırdı. Ve bu durumda şeye bakmak zorundayız. Biz nereye kaynak daha çok ayırıyoruz, nerede giderlerimiz daha fazla diye...”
Tugay: Birilerinin hatırı için personel alımları yapılmış
Belediyede çalışan personel sayısıyla da ilgili açıklamalar yapan Tugay, “İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin çok bariz olarak personel gideri gerçekten fazla. Oldukça fazla. Yani bir sayıca fazla, ikincisi de personellerin aldığı ücretler toplama açısından genel ortalamanın üzerinde bir ücret. Hizmet alımları da var işin içinde. O yüzden olması gereken oranın gerçekten üzerine çıkıyor. Geçiyor yani geriye dönüp baktığım zaman da şunu görüyorum. Özellikle geçen son 5 senede 10 binden fazla yeni personel alınmış. İhtiyaçlara binaen değil de, hayati ihtiyaçlara binaen değil, bir şekilde birilerinin hatırı için yapılmış, hatır gönül işi için yapılmış. Dernekleri arayıp, bazı dernekleri, bazı kurumları bize işte liste gönderin gönderdiğiniz listedeki herkesi işe alacağız falan denmiş. Binlerce insan son birkaç ayda işe alınmış. Binlerce insan. Biz bunu biliyorduk. Göreve başladığım zaman şunu gördüm. Yani o kadar alelacele alınmışlar ki. Güvenlik soruşturmaları yapılmamış. Usule uygun alınmamış. O yüzden bir grup sonradan giren birkaç yüz kişiyi işten çıkarmak istedik.Şubeleri, yöneticileri dahil bir sürü kesimden itiraz geldi. Yok doğru değil bu rakam. Ben bunu açıkladım. 1643 kişi dedim. Bunların 400'ü geçici. Yani bunu özellikle uygulamam lazım. Ben geldiğim zaman otobüs şoförlerinin bağlı olduğu sendikanın şube başkanı geldi bana dedi ki; ‘biz artık bu şartlarda çalışamayız’ dedi. ‘Fazla mesai yapıyor şoförler’ dedi. ‘Otobüs şoförü almanız gerekiyor’ dedi. Haklıydı. Ben de onun üzerine otobüs şoförü aldım. Kadın şoförleri de bayağı aldık. Yani 200 civarında şoför aldık. Bunun gibi görevliler. Anlatabiliyor muyum? Yani burada sanki gereksiz birilerini alıyormuşuz gibi konuşulması bu konunun çarpıtılması ve başka türlü bir şey, amaç taşıyan bir şey. Yani şunu söylemeye çalışıyorum.” dedi.
Tugay: Yeleği giy, sokağa dökül, paçaları sıyır çıplak alakalı yürü. Bundan daha kolay bir şey yok
Sendika yöneticilerini de eleştiren Tugay, "Sendika yöneticileri gerçekten bu kuruma bir iyilik yapacaklarsa eğer, bu kurumun işleyişiyle ilgili nerede ne problem varsa bununla ilgili çalışacaklar. Onlar da katkıda bulunacaklar. Yeleği giy, sokağa dökül, paçaları sıyır çıplak alakalı yürü. Bundan daha kolay bir şey yok. Çok kolay yani… Peki bu her ay maaşları kim ödüyor? Şu gün kasada para olmayınca ben de verdiği sözü tutma konusunda hassas bir insanım. O yüzden bir söz verirsek onu yerine getirebilelim diye duruma netleştiği tarihte bunu yapalım dedik. Bu ay sonunda geriye dönük bir ödemeyi daha yapabileceğimizi söyledim. Ocağın başında da oturalım. Neyse alacağımız, vereceğimiz onları konuşalım, bir takvime bağlayalım, bir konuyu kapatalım dedim. Biz bunu konuşurken masadan kalktılar ve işte çıplak ayakla yürümeye, büyük meşalelerle şovlar yapmaya başladılar. Yanlarına AK Partilileri aldılar. Sonra diğer partiler, DEM Partili Milletvekili falan geldi. Yani bu şekilde olay böyle başka. Dün gitmişler Baro’yu ziyaret etmişler. Gitmişler Tabip Odası’nı ziyaret etmişler. Yani Baro’nun ve Tabip Odası’nın bu sorunun çözümüne nasıl bir katkısı olabilir? Yani gelip onlar İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin bütçesine bir katkıda mı bulunacaklar? Bizim gelirlerimizin artmasına ya da giderlerimizin azalmasına katkıda bulunabilirler mi? Bakın tekrar söylüyorum yani siyasette de böyle bir problem var. Ülkenin genel kültüründe de bir problem var. Bugün için iş yapan değil, manipülasyon yapan kazansın diye uğraşıyorlar. Yani Türkiye'de eğer iş yapanlar değil de manipülasyon yapanlar kazanmaya devam ederse… İşte giderler tabip odasından, barodan falan. Oradaki ziyaretlerde verdikleri fotoğraflardan medet umarlar. Sokak şovlarından medet umarlar. Böyle olmaz. İş yapılması lazım.” dedi.
Tugay: Emeklilerin durumunu niye görmüyorsunuz? Çiftçinin durumunu niye görmüyorsunuz? Esnaf sürekli olarak dükkan kapatıyor. Şirketler sürekli iflas ediyor. İşsizlik tavan yapmış durumda. Yani benimle mi uğraşıyorsunuz?
Sendikaların algı çalışmasını yaptığını belirten Başkan Tugay şu ifadeleri kullandı: "Böyle İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Cemil Tugay ile uğraşmak kolay geliyor onlara tabii ama. Asgari ücreti bu kadar düşük belirlediğinde ne yaptı bu sendikalar? Bana ne yaptıklarını söylüyor musun? Bir basın açıklaması yaptık diyorlar. Aferin size. Yani o zaman da çıplak ayakla yürüseydiniz ya. O zaman da yanınıza DEM milletvekili, TKP'si, şusu busu gelseydi de onlarla beraber hakikaten hikayeyi değiştirseydiniz biz de orada yer alsaydık yani. tekrar tekrar soruyorum, yani ülkenin içinde bulunduğu bu kötü durumu niye görmüyorsunuz yani? Emeklilerin durumunu niye görmüyorsunuz? Çiftçinin durumunu niye görmüyorsunuz? Esnaf sürekli olarak dükkan kapatıyor. Şirketler sürekli iflas ediyor. İşsizlik tavan yapmış durumda. Yani benimle mi uğraşıyorsunuz? Ben mi yarattım bu ekonomik tabloyu? Yani Türkiye'de ödenen en fazla en yüksek belediye işçi ücretlerinden birini ödüyoruz biz burada. Yani iki gün içinde, üç gün içinde. Eksik olan maaştan ne varsa hepsini ödedik, kapattık. Bunun böyle olacağını da söyledik. Buna rağmen bu mudur yani? Bildiğimiz anlamda sendikacılıktan bahsedemeyiz burada. Başka türlü bir şeyden bahsediyor. Bir algı çalışması yapıyorlar, bir manipülasyon yapıyorlar, böyle değişik bir şey yapıyorlar. Ama bu şehre zarar veriyorlar. İşçilere zarar veriyorlar. Sendikacılığa zarar veriyorlar. Ben bir sürü belediye başkanı arkadaşımızdan şunu duydum. Senin başına gelenleri görünce biz bu adamları uzak tutuyoruz kendi kurumumuzdan dediler yani. İnanın öyle. Yani bu ülkedeki sendikal mücadeleye zarar veriyorlar bu tavırlarıyla. Az önce söylediğim şey yani gereksiz yere bir sürü insan alınmış. Bürolar adam dolu. İhtiyaç yok. Biz elimizden geldiğince herkesi verimli bir pozisyonda değerlendirmeye çalışıyoruz. Bu arada geçici olarak şeyler olabiliyor. Yani bir insan düşünün yapacağı hiçbir iş kalmamış durumda. Çalıştığı birim kapanmış durumda. Ya da orada ihtiyaç olmadığına eminiz. Onu başka bir yerde görevlendirmek istiyoruz ama o an için görevlendireceğimiz bir şey yok. Ve diyoruz ki yani şirket bünyesinde varlığı devam etsin. Ama yeni bir pozisyon oluşana kadar… Yani herkesin bir kere istediği zaman ben o zaman işten ayrılıyorum. Bana haklarımı verin gideyim deme hakkı var.”
Tugay: O hayal ettikleri adam gitti
Tugay ayrıca, “Eğer iş yapmazsak, yani toplumun gözünü boyayarak, onlarda bir algı manipülasyonu yapmaya çalışarak. Bu işlere götürelim diye düşünürsek bu ülkeyi hiçbir zaman bu sıkıntıdan kurtaramayız. İzmir'in de sorunları asla çözülemez. O yüzden ben böyle bir belediye başkanı değilim, olmayacağım. O hayal ettikleri adamlar gitti. Ben geldim. Bundan sonra farklı bir durum var. Yani bunu başından beri söylüyorum. Sizden tek ricam var. İşinizi iyi yapın. Kurumun daha iyi olması için hep beraber çalışalım. Çünkü bizim bu ülkeye, bu şehre, insanlara sahip çıkmamız lazım. Başka bir yolu yok. Hiçbir şey olmaz. Hiçbir şey yapamazlar. Çok net söylüyorum ben size. Bunlar tamamen önümüzde bir toplu iş sözleşmesi süreci var. Sendikaların kendi seçimleri var. Bunlar için yapılmış işler. Bunlar bu şehri kurtaracak işler değil.” dedi.





