İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'la görüşmek için İmralı'ya bir heyet gönderme kararına tepki göstererek, "Bu büyük millete karşı bu suçu işleyenler gün gelecek adalet huzurunda vallahi hesap verecektir, billahi hesap verecektir. Bu hesabı bize sormayı nasip etmesi için Cenabı Allah'a yalvarıp yakarıyorum” dedi.

CHP, Güngören’de miting düzenledi: Özgür Özel halkla buluştu
CHP, Güngören’de miting düzenledi: Özgür Özel halkla buluştu
İçeriği Görüntüle

Dervişoğlu: Bu hesabı bize sormayı nasip etmesi için Cenabı Allah'a yalvarıp yakarıyorum

Sözcü'nün haberine göre Dervişoğlu, partisinin 4. Olağan Trabzon İl Kongresi'ne katıldı. Konuşmasında MHP lideri Devlet Bahçeli'yi eleştiren Dervişoğlu "Tek adam, kendi beklentilerini karşılarken ağzından kelamı sarf ediyor rahatlıkla ama milletin geleceğiyle ilgili bir durum söz konusu olduğunda işi komisyona havale ediyor. Şimdi diyorlar ki 'İmralı'ya gidilsin mi gidilmesin mi?' İmralı'ya daveti yapan Abdullah Öcalan, davetiyeyi gönderen malum kişi, ben artık onun adını kullanmıyorum, 'İmralı'ya gidilmelidir' diyor. Dediğimiz çıkıyor her zaman olduğu gibi. Milletin meseleleri gündeme gelince Sayın Cumhurbaşkanı sıfatıyla Sayın Recep Tayyip Erdoğan çekimser kaldı, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı olarak da bu işe resmiyette onay verdi. Beklentilerine karşılık bulacak bir sonuç çıkarsa dünya lideri olacak, çıkmayacaksa milletin adamı olup bizi kandırmaya çalışacak. Bu numarayı yemeyeceğiz" dedi. "Türkiye'nin konuşulması gereken sorunları konuşulmuyor ama Türkiye'de bir ihanet planı yaşama geçirilmeye çalışılıyor" çözüm sürecine yönelik eleştirilerini sürdürdü, İmralı ziyaretinin suç olduğunu söyledi ve "Bu süreç 1 Ekim 2024 tarihinde başladı. TBMM'nin açılış töreninde bir siyasi partinin genel başkanı gitti, Türkiye'de PKK terör örgütünün siyasi uzantısı olduğunu bir kere bile inkar etmeyen bir siyasi partinin sıralarında onlarla tokalaştı bütün iş böyle başladı. Ondan sonra da bundan cesaret alan terör örgütü ve onun siyasi uzantısı parti TBMM'de işi, Abdullah Öcalan'a numayişte bulunmaya kadar götürdü. Abdullah Öcalan'ın hedef ve projelerini, TBMM kürsülerine taşımaya kadar götürdü. Ondan sonra da bu bahse konusu siyasi partinin genel başkanı, işin vekille olmadığını, aslının TBMM'ye gelmesi gerektiğini söyledi yani 'Abdullah Öcalan buraya gelsin, umut hakkından yararlanmak istiyorsa örgütünü feshettiğini açıklasın ve umut hakkında da sonuna kadar yararlansın' dedi. Bu toplumun bir kesiminin haklarının ve hukukunun savunması işi değildir. Bu yapılan iş ve işlem, teröre, terörist başına, terörün uzantısı olan siyasi partiye, cüret ve cesaret vermekten başka bir şey değildir. Anayasamıza göre de kanunlarımıza göre de suçtur. Bu büyük millete karşı bu suçu işleyenler gün gelecek adalet huzurunda vallahi hesap verecektir, billahi hesap verecektir. Bu hesabı bize sormayı nasip etmesi için Cenabı Allah'a yalvarıp yakarıyorum. Bunlara tek başına söyleyemeyeceklerdi biliyorsunuz çünkü millet bu konularda ziyadesiyle uyanık. Bunun gerçekleşmesinin temin içinde bir vekalet müessesesi oluşturdular. İşte kurulan komisyon aslında budur. Bu hükümet kendi görev alanında sorumluluklarını üstlenmekten imtina ettiği anda dikkat edersiniz sürekli devreye başkalarını sokar. Bazen ortağını sokar, bazen de böyle komisyonlar ihdas eder. Bu komisyonu kurulacaktır diye direten ve dayatan da aslında bakarsanız Abdullah Öcalan’dır. 2013 yılında o birinci ihanet sürecinde kendisi ile yapılan görüşmelerde önerdiği şeydir aslında bu komisyon. Ve komisyonun kurulmasını dayatan, arzulayan odur." ifadelerini kullandı. Ardından "İmralı'ya gidilmesini engelleyemeyen koskoca ana muhalefet partisi artık o komisyondan çekilmelidir, artık o komisyonda bulunmamalıdır, bu ihanete daha fazla ortak olmamalıdır. Aynı çağrım diğer partiler için de geçerlidir. Bu komisyon Abdullah Öcalan'ın inadıyla, arzusuyla ve beklentisi ile kurulmuştur. Efendim iyi takım şeyler konuşulacakmış yavaş yavaş baklayı da ağızlarından çıkarıyorlar. Şimdi komisyonun hiçbir yetkisi yok ya bu komisyonda dinlemeler bittikten sonra yasal düzenlemelerin yapılmasına temin edebilecek bir takım çalışmalara dahil olmak gerekiyormuş. Bunu da bugün Mehmet Uçum açıkladı Cumhurbaşkanı danışmanı, diyor ki 'bu komisyonun sonunda Kürtçenin özgürlüğü güçlendirilecek, yerel yönetimler yeniden yapılandırılacak, eşit vatandaşlıkla ilgili yeni düzenlemeler gerçekleştirilecek' diyor. Eşit değil miydik biz daha önce?" dedi. Dervişoğlu; "İmralı yolcusu kalmasın, hadi bakalım. Ben böyle deyince güya bir kesimi incitiyormuşum. Aslında bu iş gündeme geldiğinden beri ben kurduğum cümlelere çok özen gösteriyorum. Benim aslında yaptığım, Kürt kökenli kardeşlerimiz için de bir savunma hattı kurmaktır. Yani ben hiçbir vatandaşımı incitmek istemiyorum ama benden ve sözlerimden, terör örgütü incinecekse, terör örgütünün başı incinecekse, o terör örgütünün uzantısı siyasi partilerin sözcüleri incinecekse onları incitmeye ve onların melun emellerine karşı durmaya sonuna kadar devam edeceğim. Bu tarihe karşı verilmiş sözümdür. Bana kızıyorlar, 'Siz varken PKK'ya gerek yok' dediğim için. Hakikaten öyle değil mi? PKK bunu istiyor, Abdullah Öcalan bunu istiyor, Abdullah Öcalan'ın bütün fikirdaşları, terör örgütünün bütün sözde önderleri bunu istiyor; aynısını bu ülkeyi yönettiğini zannedenler de istiyor. O zaman siz varken PKK'ya gerek yok dememden neden rahatsız oluyorsunuz?" ifadelerini kullandı.

Kaynak: Haber Merkezi