Antalya’da gece 4.3, öğlen 4.9 büyüklüğünde meydana gelen depremler kentte paniğe yol açtı. Vatandaşlar açık alanlara koşarken bazı kişilerin sarsıntı anını cep telefonuyla kaydedip sosyal medyada paylaşması dikkat çekti. Uzmanlar, bu davranışın deprem anında hayatı riske attığını ve psikiyatrik müdahale gerektirebileceğini vurguluyor.
“Depremde korunmak yerine telefonuna sarılıyorlar”
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ali Erdoğan, deprem sırasında insanların güvenli alana geçmek ve çök-kapan-tutun hareketini yapmak yerine görüntü çekmeye yöneldiğini belirtti.
Erdoğan, “İnsanların böyle kritik bir anda hareket eden nesneleri kaydetmeye çalışması ciddi bir sorun. Öncelik hayatta kalmak olması gerekirken telefon kullanımına yönelim tehlikeli boyutlara ulaşıyor” dedi.
“Sosyal medya canın yongası oldu”
Deprem anında bile sosyal medya etkileşiminin ön plana çıkmasının düşündürücü olduğunu belirten Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Eskiden ‘mal canın yongasıdır’ denirdi; artık sosyal medya canın yongası oldu diyebiliriz. İnsanlar beğeni ve yorum uğruna kendi hayatlarını riske atabiliyor. Bu durumun temelinde sosyal medya ve internet bağımlılığı yatıyor.”
Uzmanlar, video çekme davranışının artık refleks haline geldiğini, bu nedenle tehlike anında bile kişinin telefonu elinden bırakamadığını söylüyor.
“Bu kişiler mutlaka psikiyatrik destek almalı”
Doç. Dr. Erdoğan, sosyal medya uğruna can güvenliğini hiçe sayan bireylerin mutlaka profesyonel yardım alması gerektiğini vurguladı:
“Deprem anında video çekmek, başlık açmak, paylaşım yapmaya çalışmak bir bağımlılık göstergesidir. Aynı durum trafikte de kazalara yol açıyor. Bu kişilerde tedavi gerektiren bir tablo görüyoruz.”
Erdoğan, toplumda farkındalık oluşmasının önemine dikkat çekerek, afet anlarında ilk yapılması gerekenin güvenli bölgeye geçmek ve hayatta kalma yöntemlerini uygulamak olduğunu hatırlattı.
