İzmir siyasetinin en büyük eksikliği; iletişimsizlik
Cemil Tugay, göreve geldiği ilk günden beri bu konuyla ilgili elinden geleni yapıyor. Yaptığı açıklamalarda konuyu samimiyetle çözmeye gayret ediyor ve konunun bakanlıkta bittiğini söylüyor ve ekliyor "önümüzdeki günlerde makul bir noktaya geleceğimize inanıyorum.” diyor. Bu cümle, aslında bir çaresizlik değil; sorumluluğu doğru yere koyma cesareti olarak hafızalarda yer alıyor. Çünkü çöp toplamak belediyenin görevi olabilir, ama 6 bin ton günlük atığın nereye gömüleceğine veya yakılacağına karar veren merci Çevre Bakanlığı. Dr. Cemil Tugay, 11 ayrı alan için başvuru yapmış, raporlar hazırlatmış, teknik ekipler gece gündüz çalışmış. Harmandalı’daki heyelan riski raporu bile hazır, bakanlıkça kabul edilmiş. Başkan, “Kimseyi suçlamıyorum” diyor; çünkü o, bu şehri yönetirken kavga değil, çözüm peşinde. Keşke aynı olgunluğu herkes gösterebilse. AK Parti İzmir milletvekili Atilla Kaya… “Kent yanıyor” diyor. Peki, bu yangını söndürmek için geçmişte ne yapıldı? Bu konuyla ilgili 25 yıldır ne çözüldü? İzmir’e kaç tane modern atık bertaraf tesisi kazandırıldı? Menderes’teki proje neden siyasi malzeme yapıldı ve halk korkutuldu? Yamanlardaki çalışma neden yıllar önce rafa kaldırıldı? Bu soruların cevabı verilmeden “kent yanıyor” demek, biraz haksızlık olmuyor mu? Cemil Başkan, “Mesaimizin yüzde 70-80’ini bu konuya ayırıyoruz” diyor. Geçici çözümlerle Ödemiş’e, Bergama’ya tonlarca çöp taşınıyor, ekipler gece yarılarına kadar mesaide. Ama kalıcı çözüm, bir imza ve bir irade mesafesinde duruyor: Ankara’da. İzmirli olarak hepimize düşen, biraz daha sabır ve biraz daha empati. Bu şehir, siyasi çekişmelerin değil, ortak aklın çözüm odağı olmalı. Sayın Bakan’ın, Sayın Kurum’un da bu samimi çabaya aynı iyi niyetle karşılık vereceğine tüm İzmirliler inanmak istiyor. Çünkü İzmir’in temiz sokakları, hepimizin ortak değeri. Çöp geçici, umut kalıcıdır. Gönül ister ki tüm İzmir milletvekilleri, özellikle aynı partiden olan milletvekilleri Bakan Kurum'la bu konuyu direkt olarak görüşsün ve çözüme kavuştursun. Ancak görünen o ki, bazı siyasetçiler bu konuları halk önünde yüksek sesle tartışmayı tercih ediyorlar.





