Liv Hospital Samsun Genel Cerrahi Kliniği’nden Prof. Dr. Serdar Yol, kolorektal kanserin toplumda gizli ilerleyen ancak erken teşhisle tamamen tedavi edilebilen bir hastalık olduğuna dikkat çekti. Yol, polip geçmişi olanlar, inflamatuvar bağırsak hastalığı bulunanlar, ailesinde kolon kanseri öyküsü olanlar ve sebze–meyve tüketimi düşük kişilerde riskin belirgin şekilde arttığını vurguladı.
Belirtiler: kanlı dışkı, karın ağrısı ve kilo kaybı
Kolorektal kanserin birçok belirtiyle ortaya çıkabileceğini belirten Prof. Dr. Yol, şu ifadeleri kullandı:
“Yeni başlayan kabızlık, sık tuvalete çıkma isteği, dışkının incelmesi, makattan kan gelmesi veya dışkıda kan görülmesi, kansızlık, karın ağrısı, halsizlik ve açıklanamayan kilo kaybı en önemli uyarıcı belirtilerdir.”
Risk grubunda yer alanları da sıralayan Yol, şunları söyledi:
“Bağırsaktaki polipler, ailede kolorektal kanser öyküsü, ülseratif kolit ve Crohn gibi inflamatuvar bağırsak hastalıkları, kalıtsal polipozis sendromları, işlenmiş gıdaların sık tüketimi, sebze ve meyve tüketiminin azlığı, sigara kullanımı ve ailesinde meme, yumurtalık veya rahim ağzı kanseri olan bireyler risk grubundadır.”
Tanıda en kritik adım kolonoskopi
Prof. Dr. Yol, kolorektal kanser taramalarında kolonoskopinin en önemli tanı aracı olduğunu vurguladı.
“Dışkıda gizli kan testi ve kolonoskopi temel yöntemlerdir. Makattan kanaması olan her hastada, ailesinde kolon kanseri olmayan bireylerde 50 yaşından itibaren, aile öyküsü olanlarda ise hastalığın ortaya çıktığı yaştan 10 yıl önce tarama yapılmalıdır” dedi.
Tedavi kişiye göre planlanıyor
Kolorektal kanser tedavisinin cerrahi, kemoterapi ve radyoterapinin birlikte değerlendirildiği multidisipliner bir süreç olduğunu belirten Prof. Dr. Yol, “Hastalığın evresine, tümörün yerine ve hastanın genel durumuna göre kişiye özel bir tedavi planı oluşturuyoruz” diyerek açıklamasını tamamladı.




