Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Birleşik Arap Emirlikleri ile İzmir Limanı’nın satışına yönelik görüşmelerden sonu olumsuz sonuçlandığını söyledi. Uraloğlu, "Oradaki amaç İzmir Alsancak Limanı’na bir ortak almak, sermaye koyup orayı geliştirmekti. Körfez ülkelerinden bir yatırımcıyla uzun süreli görüşmeler yapıldı. Ancak mutabakat ya da anlaşma sağlanamadı” dedi.

Mütabakat sağlanamadı

Bakan Uraloğlu, müzakerelerin sonuçsuz kalmasının nedenine ilişkin detay vermezken, “Ülkemizin çıkarları, limanın geleceği ile ilgili beklentilerimiz, onların beklentileri ele alındı, bir mutabakat sağlanamadı ve görüşmeler sonlandırıldı. Şu an için yabancı bir yatırımcıyla Körfez ülkesi dahil herhangi bir görüşme söz konusu değil” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2023 yılındaki Körfez ülkeleri turu sonrası Birleşik Arap Emirlikleri ile Türkiye arasında 50,7 milyar dolarlık Türkiye’ye yatırım anlaşması imzalanmıştı. İzmir Limanı ile ilgili süreç de bu ziyaretin ardından başlamıştı.

Özelleştirme çalışmalarından sonuç çıkmamıştı

2017 yılında Türkiye Varlık Fonu’na devredilen Alsancak Limanı'nı halen Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) işletiyor. TCDD’nin verilerine göre, 1959 yılında hizmete giren, 3 bin 650 metre rıhtım uzunluğu ve yıllık 3 bin 667 gemi kabul kapasitesi olan İzmir Limanı’nın konteyner elleçleme kapasitesi yılda 1 milyon 165 bin TEU seviyesinde. 2004 yılında özelleştirme programına alınarak 2007 yılındaki ihaleye çıkarılan İzmir Limanı’na en yüksek teklifi 1 milyar 275 milyon dolarla Global-Hutchison-EİB ortak girişim grubu vermişti. Ancak sonrasında açılan davalar ve yürütmeyi durdurma kararı nedeniyle grup ihaleden vazgeçmişti. O tarihten bu yana limanın özelleştirme çalışmalarından sonuç alınamadı.

Alsancak Limanı'nın tarihi

Kurtuluş Savaşı'nın bittiği ve Cumhuriyet’e giden yolun ilk adımının atıldığı şehir olan İzmir, henüz Cumhuriyet kurulmadan önce ev sahipliği yaptığı İzmir İktisat Kongresi ile kurulmakta olan yeni devletin iktisat politikalarının belirlendiği bir şehir olmuştu. Ardından Türkiye’nin ilk uluslararası fuarı “İzmir Enternasyonal Fuarı”, İzmir’in liman ile başlayan ticaret merkezi vasfına yeni bir boyut eklemişti. Bu gelişmelerle birlikte artan ticaret hacmi, yeni bir limanı gerekli kılmış ve 1955 yılında yapımına başlanan “İzmir Alsancak Limanı”, 1959 yılında tamamlanarak hizmete alınmıştı. 1990’lı yılların ortalarına kadar artan bir ivme ile ülkemiz dış ticaretinde sahip olduğu etkin konumu sürdüren “İzmir Alsancak Limanı”, her ne kadar günümüzde güç kaybına uğramış olsa da hala İzmir ve hinterlandı için büyük ve gizil bir potansiyeli bünyesinde barındırmakta.

Alsancak Limanı, 157 yıl önce Osmanlı İmparatorluğu tarafından yabancılara verilmişti. Sultan Abdülaziz’den onay alan üç İngiliz tüccar, John Charnau, Alfred Barker ve George Guarranico, ahşap olan rıhtımı, yap-işlet-devret modeli ile yenilemişti. Daha sonra Trabzon Limanı'nı da inşa edecek olan Dussaud Biraderler adındaki Fransız mühendislik şirketinin Anadolu’ya gelişlerine imkan tanıyan olay aslında İzmir’de bir liman ve rıhtım inşa etme süreciydi. İzmir’i Aydın’a bağlayan demiryolunun 1866’da bitirilmesi, İzmir’de bir rıhtım inşa edilmesi ihtiyacını da ortaya çıkardı. 1867 yılında İzmirli üç İngiliz tüccar, John Charnau, Alfred Barker ve George Guarranico, İzmir limanı ve rıhtımını inşa etmek için Osmanlı hükümetinden imtiyazını almışlardı ve "Building the Quay of Izmir" adlı bir şirket kurmuşlardı. Şirket, liman ve rıhtımın yapım işini ise 1868 yılında Dussaud Biraderlere ihale etti. Ancak İngiliz tüccarların kurduğu şirketin hisse senetlerinden beklenilen gelirin elde edememesi ve Osmanlı hükümeti ile ortaya çıkan anlaşmazlıktan dolayı liman ve rıhtım inşa imtiyazını Dussaud Biraderlere sattı. Böylece 1869 yılında şirketin adı Societe de Quais Smyrne’ye dönüştü. Dussaud Biraderler 1880’e kadar İzmir’de devam edecek olan inşa sürecinin tek aktörleri olarak İzmir’i modern bir iskele ve rıhtıma kavuşturdular. Bu bilgilerden hareketle, Dussaud Biraderler Trabzon Limanı’na dair proje sundukları zaman Babıâli’den almış oldukları imtiyaz ile İzmir’de çalışmalarını devam ettiren bir şirket haline geldiler. 27 Kasım 1867 tarihinde Building the Quay of İzmir ile imzalanan anlaşmaya göre toplanacak verginin yüzde 12’sinin Osmanlı devleti hazinesine, yüzde 8’inin İzmir Belediyesi’ne ödenmesi, yüzde 80’inin ise İngiliz şirketine verilmesi kararlaştırılmıştı. İngiliz tüccarlar, Osmanlı ile varılan anlaşma kapsamında rıhtıma yapılan dolgudan oluşan toprağın da sahibi olmuştu. Bir başka İngiliz şirketi olan Ottoman Railway Company ile olan bağlantıları, limanın işlevselliğini ve ticari hacmini artıran önemli bir faktör olmuştu. Ancak büyük kar elde eden imtiyazlı liman şirketi Osmanlı Devleti zayıfladıkça yapılan anlaşmayı da kötüye kullanmaya başlamıştı. Hükümetten izin almadan rıhtım vergisini iki katına çıkaran şirket, İzmir’in bütün kıyılarından da vergi toplamaya kalkışmıştı. Şirket, Yunanistan Ordusu’nun 15 Mayıs 1919 ile 9 Eylül 1922 yılları arasındaki işgali sırasında Hazine ve İzmir Belediyesi’ne vermesi gereken vergileri de işgal kuvvetlerine yani Yunanistan'a vermişti.

Lozan Antlaşması ile kapitülasyonların sona ermesini sağlayan Atatürk, yurttaki bütün imtiyazlı yabancı şirketleri kamulaştırdı. Sıra İzmir Limanı'na geldiğinde şirketin alacakları karşılıklı olarak saptandıktan sonra 12 Haziran 1933 tarihli ve 2399 sayılı İzmir Rıhtım Şirketi'nin İmtiyazının Satın Alınması kanunu çıkarıldı ve İzmir Limanı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ait oldu. 1959 yılında Demokrat Parti döneminde ise Alsancak Limanı dönemin teknolojisine ve koşullarına göre modernize edildi.

Tunç Soyer'den tepki gelmişti

Yıllardır konuşulan limanın özelleştirmesi ya da satılması konularında belki de en net tepkiyi eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer vermişti. Aralık 2023'te yaptığı bir açıklamada, Alsancak Limanı’nda Birleşik Arap Emirlikleri’ne hisse satılması ile ilgili iddialara tepki göstermişti ve şu ifadeleri kullanmıştı; "İzmir’in ve ülkemizin değerlerini satmaktan vazgeçin. Böyle büyük bir yanlışın karşısında, tüm İzmir halkının tek yumruk olacağından hiç kimsenin şüphesi olmasın"

Tatil Parası Raporu: Türkiye'den de bir ilçe listeye girdi! Tatil Parası Raporu: Türkiye'den de bir ilçe listeye girdi!

Kaynak: Haber merkezi