İlber Ortaylı: Halkımız sandığa ve seçilmişe saygı gösterilmediğinde ilk fırsatta cevabını sandıkta verdi İlber Ortaylı: Halkımız sandığa ve seçilmişe saygı gösterilmediğinde ilk fırsatta cevabını sandıkta verdi

12 Mart Muhtırası, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a bir muhtıra vererek hükümetin istifaya zorlandığı askeri müdahale olarak tarihte yerini aldı. 12 Mart 1971 Muhtırası'nın üzerinden ise 54 yıl geçti.

Eğer 9 Mart darbesi gerçekleşseydi 12 Mart muhtırası verilmeyecekti

12 Mart Muhtırası, 12 Mart 1971 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri komutanı Faruk Gürler, Deniz Kuvvetleri komutanı Celal Eyiceoğlu ve Hava Kuvvetleri komutanı Muhsin Batur’un imzasıyla Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a bir muhtıra vererek hükümetin istifaya zorlandığı askeri müdahaledir. 12 Mart Muhtırası’nı veren Orgeneral Memduh Tağmaç, Orgeneral rütbesindekiler hariç bu 9 Mart 1971 Millli Demokratik Devrimine adı karışan başta Tümgeneral Celil Gürkan olmak üzere tüm subayları re’sen emekliye sevketti. 1. Ordu Komutanı Faik Türün de bu darbeye adı karışan tüm Devrim yazarlarını Ziverbey Köşkünde Milli İstihbarat Teşkilatı vasıtasıyla sorguya çekti. Bu sorgularda Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler ve Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur’un da 9 Mart darbesine önce destek verdikleri, fakat sonra istihbarat bilgileri Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç’a ulaşınca desteklerini geri çektikleri ortaya çıktı.

Darbe, 1971 yılında 12 Mart günü saat 13:00’da Trt radyolarından okunan aşağıdaki muhtıra ile ilan edilmiştir:

“Parlamento ve hükümet, süregelen tutum, görüş ve icraatıyla yurdumuzu anarşi, kardeş kavgası, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar içine sokmuş, Atatürk’ün bize hedef verdiği çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak ümidini kamuoyunda yitirmiş ve anayasasının öngördüğü reformları tahakkuk ettirememiş olup, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği ağır bir tehlike içine düşürülmüştür.”‘

Muhtıranın maddeleri

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Gürler, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Muhsin Batur ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Celal Eyiceoğlu’nun imzasını taşıyan muhtıra 12 Mart Muhtırası şu maddelerden oluştu:

Meclis ve hükümet, süregelen tutum, görüş ve icraatlarıyla yurdumuzu anarşi, kardeş kavgası, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar içine sokmuş, Atatürk’ün bize hedef verdiği uygarlık seviyesine ulaşmak ümidini kamuoyunda yitirmiş ve anayasanın öngördüğü reformları tahakkuk ettirememiş olup, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği ağır bir tehlike içine düşürülmüştür.

Türk milletinin ve sinesinden çıkan Silahlı Kuvvetleri’nin bu vahim ortam hakkında duyduğu üzüntü ve ümitsizliğini giderecek çarelerin, partiler üstü bir anlayışla meclislerimizce değerlendirilerek mevcut anarşik durumu giderecek anayasanın öngördüğü reformları Atatürkçü bir görüşle ele alacak ve inkılap kanunlarını uygulayacak kuvvetli ve inandırıcı bir hükümetin demokratik kurallar içinde teşkili zaruri görülmektedir.

Bu husus süratle tahakkuk ettirilemediği takdirde, Türk Silahlı Kuvvetleri kanunların kendisine vermiş olduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve kollamak görevini yerine getirerek, idareyi doğrudan doğruya üzerine almaya kararlıdır. Bilgilerinize.

12 Mart'tan sonra neler yaşandı?

Türk Silahlı Kuvvetleri, 12 Mart 1971 tarihinde hükümete muhtıra verdi. Parlamento fesh edilmedi, partiler kapatılmadı, Anayasa askıya alınmadı. Askerler bir teknokratlar hükümeti istiyorlardı. Eğer tarafsız bir başbakan Meclis içinden çıkar ve güvenoyu alırsa, sorun olmayacağı düşünülüyordu. Bu formül için tarafsız bir milletvekili aranmaya başlandı. Chp Kocaeli milletvekili Nihat Erim ismi üzerinde anlaşıldı. Erim, 26 Mart günü Chp’den istifa etti. Böylece artık bağımsız başbakan olan Erim partiler üstü reform hükümetini kurdu. 14 Ekim 1973 genel seçimleri; 14 Ekim 1973 tarihinde gerçekleştirilen genel seçimlerde TBMM 15. dönem milletvekilleri seçilmiştir. Bunun sonucunda 185 milletvekiliyle Chp iktidar, Bülent Ecevit de başbakan olmuştur.

Nihat Erim dönemi

12 Mart Muhtırası sonrasında 26 Mart 1971-22 Mayıs 1972 tarihleri arasında kurulan 33 ve 34. Türkiye Hükûmetlerinde Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak görev yapan, 1961 Anayasası'nda değişiklikler yaptıran; Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın idamlarıyla sonuçlanan Balyoz Harekatı'nı başlatmasıyla bilinen Nihat Erim'in 19 Temmuz 1980 tarihinde İstanbul'da Dev-sol militanları tarafından düzenlenen silahlı saldırı sonucu öldürülmüştü. Nihat Erim'in öldürülmesi Türkiye'de büyük bir infiale neden oldu, Bülent Ecevit ve Alparslan Türkeş milli birlik çağrısında bulundu, basın büyük tepki gösterdi. 12 Eylül Darbesi'ne giden süreç ise ivme kazandı.

Fenerbahçe (5)

Nihat Erim suikasti

Nihat Erim, 19 Temmuz 1980 günü eşiyle birlikte Dragos'taki Deniz Kulübünün önüne geldi. Otomobilinden indi. Eşinin de otomobilden inmesini bekleyen Nihat Erim, dört Dev-sol militanı tarafından çapraz ateşe tutuldu. Olay sırasında Erim ağır yaralanırken az ötesinde koruma polisi Ali Kartal başından vurularak hayatını kaybetti. Erim, çevrede bulunanlar tarafından hemen kendine ait olan otomobile konularak yakındaki Kartal Ssk Hastanesine götürülmek istendi fakat yolda yaşamını yitirdi. Nihat Erim'in eşi saldırıdan yara almadan kurtuldu. 

Nihat Erim'e düzenlenen suikast ülkede büyük yankı uyandırdı. Halk, siyasi partilerin artık tartışmayı bırakıp bir araya gelerek teröre çare bulmalarını istedi. Dönemin İstanbul Valisi Nevzat Ayaz ve İstanbul Emniyet Müdürü Şükrü Balcı, faillerin bulunması için ülke genelinde geniş çaplı operasyonların başlatıldığını duyurdu ancak delil yetersizliği, görgü tanığı noksanlığı nedeniyle uzun bir süre failler bulunamadı. 12 Eylül Darbesi'nden bir hafta sonra, eylem talimatını veren örgüt lideri Dursun Karataş'tan tetikçiler Ahmet Karlangaç ve Sadettin Güven'e kadar militanlar birer birer yakalandı. Ancak suikast emrini verenlerin kimler oldukları hiçbir zaman anlaşılamadı. Suikasti düzenleyenler Sıkıyönetim Mahkemesinde, cinayetin gerekçesinin olay mahalline bıraktıkları bildiride yazılanlar olduğunu söylediler. Olay yerinde, “Faşist Erim’i işkenceleri ve devrimcilerin katlini protesto için cezalandırdık. (Devrimci Sol)” yazılı bir bildiri bulunmuştu.

Polis, suikast emrini verenleri bulmak için operasyonlarını sürdürdü, bu sırada 17 Ekim 1980 tarihinde emniyette tutuklu bulunan Ahmet Karlangaç gözaltında intihar etti. Suikast zanlıları Dev-Sol ana davasında yargılandılar, bir numaralı sanık Dursun Karataş firari olduğu için gıyabında yargılandı ancak emri veren kişi veya kişiler hiçbir zaman bulunamadı. Dursun Karataş'ın cezası müebbete çevrilmişti. Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanı seçildiği dönemde, 25 Ekim 1989 tarihinde Bedri Yağan ve Sinan Kukul ile birlikte İstanbul Bayrampaşa cezaevinden kaçmıştı. Bu yüzden firariydi.

Kaynak: Haber merkezi