Yetenek avcıları mı hayal tüccarları mı?

Abone Ol

Mahalle sahasında parlayan genç bir futbolcu... Tribünde onu izleyen ve "Seni Avrupa'ya götürürüm" diyen bir ses. Spor dünyasında gerçekten yetenek keşfedenlerle, umut satarak geçinenleri ayırt etmek maalesef giderek zorlaştı. İşte asıl soru: karşımızdakiler gençlerin geleceğini inşa eden yetenek avcıları mı, yoksa sadece hayallerinden beslenen hayal tüccarları mı?

İyi bir menajer ya da scout, her şeyden önce şeffaf çalışır. Ücret ve komisyon konularını baştan netleştirir, asla "garanti transfer" gibi boş vaatlerde bulunmaz. Sporcunun sadece bugününe değil, geleceğine odaklanır; gelişim planı sunar, hem sporcunun hem de ailenin fikirlerini alır. Hayal tüccarı ise tam tersi bir yöntem izler: Acele ettirir, yüksek ön ödemeler ister, sözleşmeyi "şimdi imzalayın, fırsatı kaçırmayın" baskısıyla dayatır.

Genç sporcuların ve ailelerinin en kırılgan olduğu an, sabırsızlığın öne geçtiği andır. Sosyal medyada parlayan "highlight" videoları, göstermelik denemeler ve "erken şöhret" hikayeleri, bu sabırsızlığı daha da körüklüyor. Oysa gerçek bir spor kariyeri, hızlı bir çıkış değil, uzun soluklu bir istikrar işidir. Gerçek yetenek avcıları, sporcuyu basamak basamak, sağlam adımlarla zirveye çıkarır; hayal tüccarları ise onu asansöre bindirmeye çalışır ve çoğu zaman o asansör bozuk çıkar.
Bu süreçte ailelere çok kritik bir rol düşüyor. Öncelikleri "ne kadar ödeyeceğiz?" değil, "nasıl bir kariyer planı izlenecek?" sorusu olmalı. Bir sözleşme mutlaka bağımsız bir hukukçuya okutulmalı, temsilcinin lisansı ve geçmiş referansları detaylıca araştırılmalı. "Garanti" kelimesini duydukları anda temkinli olmalılar.

Kulüplerimiz ve federasyonlarımız da bu konuda denetim mekanizmalarını güçlendirmeli. Etik kodlar, sadece lisanslı temsilcilerle çalışma zorunluluğu ve sporcu bilgilendirme seminerleri standart hale getirilmeli. Çünkü bilgi eksikliği, çoğu zaman bu tür yanlış yönlendirmelerin kapısını aralıyor.

Unutmayalım, iyi menajerler ve dürüst scoutlar da vardır ve onlar sporumuz için çok değerlidir. Onlar, yetenekli genci doğru kulübe taşır, beklentiyi gerçekçi tutar, gelişimi düzenli takip eder. Hayal tüccarı parlak bir saksı sunar; yetenek avcısı ise sporcunun yeşerebileceği en sağlam toprağı bulur.

Genç sporcularımızın hayalleri, birilerinin geçim kaynağı değil; ortak bir sorumluluk olmalı. Kısa yollara değil, sağlam adımlara odaklanırsak, gerçek başarı zaten gelecektir.