Türkiye’de öğrenci olmak: Artan zorlukların gölgesinde gençlik

Abone Ol

Türkiye’de öğrencilik, yalnızca derslere devam etmekten ibaret değil; aynı zamanda ekonomik koşullarla her gün ayrı bir sınav vermek anlamına geliyor. Eğitim giderlerinden barınmaya, temel ihtiyaçlardan iş bulma kaygısına kadar birçok başlık, gençlerin omuzlarına ağır yükler yüklüyor.

Eğitim giderlerinin ağırlığı

Son yıllarda üniversite harçlarından ders kitaplarına, yemekhane ücretlerinden özel ders ve kurs masraflarına kadar hemen her kalemde ciddi artışlar yaşandı. Ailelerin bütçeleri zorlanırken, birçok öğrenci eğitimini sürdürebilmek için ek işlerde çalışmak zorunda kalıyor. Bu durum, gençlerin eğitim hakkını zedelediği gibi, derslerine odaklanmalarını da engelliyor.

Barınma sorunu ve yetersiz burslar

Özellikle başka şehirde öğrenim gören öğrenciler için barınma masrafları ciddi bir yük oluşturuyor. Kira, elektrik, su ve internet gibi temel yaşam giderleri, öğrencilerin en çok zorlandığı kalemler arasında. Devletin ve vakıfların sağladığı burs imkânları ise artan hayat pahalılığı karşısında yetersiz kalıyor. Bu nedenle pek çok öğrenci ya kalabalık evlerde yaşamaya razı oluyor ya da güvenli olmayan koşullara mecbur bırakılıyor.

KYK yurtlarının katkısı

Bu noktada devletin son yıllarda yaptığı KYK yurt yatırımları öğrenciler için önemli bir nefes kaynağı oldu. Artan kapasite ve iyileştirilen imkânlar, özellikle dar gelirli ailelerin çocuklarına büyük kolaylık sağladı. Öğrencilerimizin güvenli, ulaşılabilir ve uygun şartlarda barınmasını sağlayan bu adımlar, geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin eğitim hayatlarını sürdürmelerinde büyük rol oynamaktadır. Bizlere düşen görev ise bu çabaları desteklemek, öğrencilerin hem eğitimde hem de yaşamda refaha ulaşmaları için elimizden geleni yapmaktır.

Gayri resmi işlere yöneliş

Ekonomik sıkıntılar, gençleri kayıt dışı işlere yöneltmeye başladı. Vergi ve sosyal güvence dışında kalan bu işler, kısa vadede gelir sağlasa da uzun vadede büyük riskler barındırıyor. Çalışma sırasında yaşanan kazalar, şiddet olayları ve madde bağımlılığı gibi tehditler, gençlerin hayatını ve toplumun dengesini tehlikeye atıyor.

Geleceğe dair kaygılar

Eğitim ve yaşam maliyetlerindeki artış, gençlerin gelecek umudunu zedeliyor. Nitelikli bir meslek sahibi olma isteği, mali sıkıntılar nedeniyle sekteye uğruyor. Mezuniyet sonrası iş bulma zorluğu, düşük ücretler ve güvencesiz çalışma koşulları da bu kaygıları daha da artırıyor.

Toplumsal sorumluluk

Bugün yaşanan sorunlar yalnızca öğrencilerin değil, toplumun tamamının meselesidir. Aileler, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve devlet kurumları gençlere daha güçlü bir destek ağı sunmak zorundadır. Bu destek yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel bir kapsayıcılık da içermelidir. Dayanışma kültürü, gençlerin yalnız olmadıklarını hissetmeleri için en güçlü araçtır.

Mustafa Kemal Atatürk, gençlere yönelik önemli birçok söylemde bulunmuş ve onları Türkiye'nin geleceği olarak görmüştür. Bu söylemlerden biri de "Gençler! Cesaretimizi takviye eden ve inancımızı kuvvetlendiren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık meziyetlerinin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz." şeklindedir.

Esra Ser