Üreticiler tarlada düşük fiyatlara ürün satarken, aracılar ve komisyoncular devreye girerek fiyatları şişiriyor. Nakliye maliyetleri, yüksek mazot fiyatları ve yetersiz depolama sistemleri, ürün kayıplarını artırarak maliyeti yükseltiyor. Fire oranları yüzde 25-30'a ulaşırken, bu kayıplar doğrudan tüketici fiyatlarına yansıyor. Marketler ve manavlar, kendi kar marjlarını ekleyerek fiyat farkını genişletiyor. İklim olayları gibi don ve kuraklık, arzı azaltarak ani fiyat dalgalanmalarına yol açıyor.
Avrupa ve ABD, üreticileri destekleyerek maliyetleri düşürüyorlar
Avrupa'da ise fiyat farkı daha düşük, genellikle yüzde 50-100 arasında kalıyor, sayesinde kooperatifler ve doğrudan satış modelleri etkili. AB'nin Ortak Tarım Politikası (CAP), sübvansiyonlarla üreticileri destekleyerek maliyetleri dengeliyor. Hollanda gibi ülkelerde kooperatifler, ürünlerin yüzde 80'ini doğrudan perakendecilere ulaştırıyor, aracıları minimize ediyor. Modern soğuk zincir sistemleri, fire oranını yüzde 10-15'e düşürerek verimliliği artırıyor. Ancak 2025'te enerji krizi ve iklim değişikliği, Avrupa'da sebze fiyatlarını yüzde 4-5 oranında yukarı çekti. ABD'de fiyat farkı yüzde 70-120 civarında, büyük tarım şirketleri ve distribütörler hakimiyet kuruyor. Kaliforniya'daki sebze üretimi, gelişmiş lojistik ağlarla ülke geneline dağıtılıyor, nakliye maliyetlerini kontrol altında tutuyor. USDA sübvansiyonları, girdi maliyetlerini hafifletirken, iş gücü eksikliği fiyatları etkiliyor. Walmart gibi zincirler, toplu alımlarla maliyetleri düşürüyor ama organik ürünlerde fark artıyor. Küresel olarak, meyve sebze pazarı 2025'te 893 milyar dolara ulaşırken, fiyat farkları tedarik zinciri sorunlarından kaynaklanıyor. Türkiye'de Hal Kanunu reformları, aracı devirlerini yasaklayarak şeffaflığı artırmayı hedefliyor. Avrupa'da ithalat artışı, 2025'te küresel tedarikçilerden gelen ürünlerle fiyatları dengeleyebilir. ABD'de yerel pazarlar (farmers' markets), üretici-tüketici bağlantısını güçlendirerek farkı azaltıyor. Tüm bölgelerde iklim değişikliği, üretim maliyetlerini artırarak ortak bir tehdit oluşturuyor. Türkiye'de kayıt dışı aracılar, fiyat manipülasyonuna yol açarken, dijital izleme sistemleri çözüm olarak öneriliyor. Avrupa'da rekabetin yüksek olması, süpermarketlerin kar marjlarını sınırlıyor. ABD'de teknoloji entegrasyonu, depolama ve taşımada verimliliği sağlıyor. Genel olarak, aracı sayısının azalması fiyat farklarını daraltabilir. Türkiye'de üretici örgütlerinin zayıflığı, çiftçileri aracalara bağımlı kılıyor. Avrupa'da organik tarım teşvikleri, premium fiyatları artırıyor ama genel farkı etkilemiyor. ABD'de göçmen iş gücü politikaları, hasat maliyetlerini doğrudan etkiliyor. 2025 trendleri, sürdürülebilir tarımın fiyat dengesini iyileştireceğini gösteriyor. Türkiye'de yeni toptancı hali reformu, fiyat istikrarı için umut vaat ediyor. Küresel pazar büyümesi, bölgeler arası ticaretle farkları azaltabilir.
Avrupa ve ABD'de denetim mekanizmaları
Avrupa ve ABD’de, meyve ve sebze tedarik zincirinde aracıların ve komisyoncuların yüksek fiyat koymasını engellemek için uygulanan yöntemler, düzenleyici çerçeveler, rekabet politikaları ve şeffaf sistemler üzerine kurulu. İşte bu iki bölgenin yaklaşımları: AB’de 2019’da yürürlüğe giren Unfair Trading Practices Directive (UTP), tarım ve gıda sektöründe adaletsiz ticari uygulamaları engelliyor. Örneğin, aracıların üreticilere geç ödeme yapması, fiyat manipülasyonu veya sözleşme dışı ek maliyet dayatması yasak. Komisyoncular, fiyatlandırmada şeffaf olmak zorunda; aksi takdirde cezalarla karşılaşıyorlar. AB’nin rekabet yasaları, büyük toptancıların veya aracıların piyasayı domine ederek fiyatları şişirmesini önlüyor. Avrupa Komisyonu, kartel veya tekelci davranışları sıkı denetliyor. Örneğin, süpermarket zincirleri veya büyük distribütörler aşırı fiyat dayatırlarsa soruşturma açılıyor. Hollanda ve İspanya gibi ülkelerde üretici kooperatifleri (örn. The Greenery), ürünlerin çoğunu doğrudan perakendecilere satarak aracıların rolünü azaltıyor. Bu, komisyoncuların fiyatları manipüle etme gücünü sınırlıyor. ABD, kooperatifler, üreticilere daha yüksek gelir sağlarken tüketici fiyatlarını dengeliyor. komisyoncuların ve aracıların lisanslı olmasını zorunlu kılıyor. Bu yasa, aracıların adil fiyatlandırma yapmasını ve üreticilere zamanında ödeme yapmasını sağlıyor. Fiyat manipülasyonu veya haksız komisyon oranları tespit edilirse, lisans iptali veya para cezası uygulanıyor. Gelişmiş lojistik sistemler ve soğuk zincir teknolojisi, aracıların ürün bozulması bahanesiyle yüksek fiyat koymasını zorlaştırıyor. Büyük zincirler (Walmart, Costco) toplu alımlarla aracıların kar marjlarını sıkıştırıyor. USDA’nın sübvansiyon programları, özellikle küçük ve orta ölçekli çiftçilere finansal destek sağlayarak aracıların düşük fiyatla ürün almasını engelliyor. Bu, üreticilerin pazarlık gücünü artırıyor ve komisyoncuların fahiş fiyatlarını sınırlıyor.
Devlet ne yapmalı?
Türkiye'de devletin, Hal Kanunu'nu sıkı denetleyerek aracı komisyonlarını kontrol altına alması gerekiyor. Üretici kooperatiflerini mali desteklerle güçlendirerek doğrudan satış kanallarını artırmalı. Ayrıca, soğuk zincir ve depolama altyapısına yatırım yaparak fire oranlarını düşürmeli. Çözüm önerileri, tedarik zincirinin kısaltılması, kooperatiflerin güçlendirilmesi ve dijital denetimlerin artırılması olarak öne çıkıyor. Türkiye için özel olarak, Hal Kanunu'nun etkin uygulanması, aracı komisyonlarının sınırlanması ve üretici birliklerinin desteklenmesiyle fiyat farkı yüzde 100'ün altına indirilebilir; ayrıca soğuk zincir yatırımları ve sübvansiyonlarla fire oranları düşürülebilir.