Sabah işe giderken toplu taşıma kalabalığından şikayet ediyoruz. Markette fiyatlardan dem vuruyoruz. Trafikten, siyasetten, komşudan… Her konuda söyleyecek bir sözümüz var. Peki, bu kadar çok şikayet eden bizler, değiştirmek için ne yapıyoruz? Sadece konuşarak mı, yoksa eyleme geçerek mi bir şeyleri değiştirebiliriz?
Aslında cevap ortada: Pek bir şey yapmıyoruz. Çünkü çoğu zaman şikayet etmek, sorumluluk almaktan çok daha kolay geliyor. Bir şeyleri değiştirmek, harekete geçmeyi, risk almayı ve zaman ayırmayı gerektirir. Oysa biz, iki dakikalık öfkemizi sosyal medyada dökmeyi, kahve molasında yakınmayı, akşam haberlerine söylenmeyi yeterli görüyoruz. Böylece içimiz bir anlığına rahatlıyor, sanki üzerimize düşen görevi yerine getirmişiz gibi hissediyoruz. Ama ertesi gün, aynı sorunlarla uyanmaya, aynı şeyleri tekrar yaşamaya devam ediyoruz.
Bu kısır döngü, maalesef yıllardır hayatımızın bir parçası. Hep "bir şeyler değişmeli" diyoruz ama o değişimin bizden başlaması gerektiğini unutuyoruz. Örneğin, yere çöp atan birini görünce öfkeleniyoruz ama kendi çöpümüzü en yakın çöp kutusuna kadar taşımaya üşeniyoruz. Belediyeden şikayet ediyoruz ama mahalle toplantılarına gitmiyoruz. Daha adil bir sistem istiyoruz ama oy kullanmaya gitmeyi bile gereksiz görüyoruz. Kendi sorumluluğumuzu görmezden gelmek, bu döngünün en temel sebeplerinden biri.
Toplum olarak şikayeti bir yaşam biçimi haline getirdik. Hatta bazen farkında bile olmadan, bu şikayet ritüeliyle rahatladığımız için mevcut düzenin devamına katkı sağlıyoruz. Oysa değişim dediğimiz şey, küçük ama sürekli adımlarla başlar. Bir kişi bile kendi çevresinde iyi bir örnek olduğunda, bu domino etkisi başkalarına da bulaşır. Bir kişinin yere çöp atmaması, bir başkasını da harekete geçirebilir.
Belki de artık "şikayet eden" taraftan "çözüm üreten" tarafa geçme zamanı geldi. Bu, hayatımızdaki her konuda geçerli. İş yerindeki bir sorundan, toplumdaki büyük bir meseleye kadar. Şikayet etmek yerine, bir adım atmak. Sessiz kalmak yerine, yapıcı bir öneri sunmak. Bu, bizim için daha yorucu olabilir, daha fazla zaman ve enerji gerektirebilir, ancak bu çaba, içinde bulunduğumuz durumdan çıkmamızın tek yoludur. Yoksa biz değişmezsek, ne yazık ki hayatımızda da hiçbir şey değişmeyecek.