Saha dışında en güzel maç: Paylaşmak!

Sporun sadece rekabetten ibaret olmadığını, paylaşma, dayanışma ve insani destek gibi değerlerin önemini vurgulayan bir bakış açısı.

Abone Ol

Sporun tanımı genelde hep kazanmakla başlar. Kimin daha hızlı koştuğu, kimin daha yükseğe zıpladığı, kimin daha çok gol attığı konuşulur. Ama arka planda sessiz sedasız bir maç daha vardır ki çoğu zaman skor tabelasına yazılmaz. İşte o maç, paylaşmanın maçıdır. Ve belki de en değerlisi odur.

Bir an düşünelim: Profesyonel bir sporcunun bugünkü başarısının ardında kaç insanın emeği vardır? Antrenöründen fizyoterapistine, ailesinden çocukluk arkadaşına kadar… O yolculuk, aslında bir takım çalışmasıdır. Ve her paylaşım, o yolun taşlarını döşeyen küçük ama önemli bir adımdır. Bir forma vermek, bir çift ayakkabı uzatmak, ya da sadece “Sen yaparsın” demek bile bazen bir hayatı değiştirebilir.

Paylaşmak dediğimiz şey yalnızca fiziksel ihtiyaçlarla sınırlı değildir. Sporun içindeki asıl paylaşım, tecrübeyle, bilgiyle, motivasyonla, moral desteğiyle olur. Yeni başlayan bir sporcunun antrenmanda düştüğü anda uzatılan bir el, onun için belki de kariyerinin kırılma noktasıdır. Çünkü sporda en çok ihtiyacımız olan şey, bazen en az gördüğümüz şeydir: İnsani destek.

Bugün sosyal medya sayesinde büyük başarılar görünür hâle geldi ama sporun gerçek kahramanları hâlâ perde arkasında, sessizce paylaşanlar. Kulüp yöneticisinden gönüllü antrenöre, ailelerden mahalle sakinlerine kadar herkesin bu oyunda bir rolü var. Paylaşmak bazen profesyonel bir destek, bazen sadece antrenman sahasına getirilen bir termos çaydır. Yani küçük görünen şeyler, bazen büyük adımların önünü açar.

Ve en önemlisi şu: Sporun asıl ruhu, rakipten üstün gelmek değil, bir başkasının daha iyi olmasına katkı sunabilmektir. Gerçek sporcu, sadece kendini değil, etrafındakileri de büyütendir. Onun için başarı, tek başına kazanıldığında değil; birlikte yürünülen bir yol olduğunda anlamlıdır.

Saha dışında oynanan bu görünmeyen maçta herkesin yeri var. Sporcu olmasanız da, koşmasanız da, topa vurmasanız da... Bir genci destekleyerek, onu cesaretlendirerek, doğru bir söz söyleyerek bu oyunun bir parçası olabilirsiniz. Çünkü bazen bir kişiyi kaldırmak, yüz kişilik bir galibiyetten daha kıymetlidir.

O yüzden şunu unutmayalım: Bazı kupalar kaldırılmaz, yaşanır. Ve o kupaların adı “iyilik”, “emek”, “dayanışma”dır. Gerçek zaferler orada kazanılır. Sessizdir, gösterişsizdir ama çok değerlidir.

Ve belki de sporun asıl büyüsü, tam da budur: Skorun değil, vicdanın kazandığı maçlara yer açmak.
Çünkü saha dışında en güzel maç, paylaşmaktır.