Uzmanlar, Ekim sonuna doğru yağışların kirliliği azaltabileceğini belirtiyor
İzmir, İstanbul’dan sonra hava kirliliğinden en çok etkilenen ikinci şehir oldu. İnce partikül madde (PM2.5) seviyelerindeki yükseliş, solunum yolu hastalıklarını ve erken ölümleri tetikliyor. Uzmanlar, İzmir’deki hava izleme istasyonlarının yetersiz veri sunduğunu belirtiyorlar. “PM10 ve PM2.5 ölçümleri eksik, sağlıklı değerlendirme yapmak zor” dedi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı istasyonlardaki veri eksikliği, kirlilik tablosunu belirsizleştiriyor. İzmir, hava kirliliği kaynaklı ölümlerde Türkiye’de 18. sırada yer alıyor. Ancak nüfus yoğunluğu, etkiyi artırıyor. Ekim 2025 itibarıyla İzmir’in Hava Kalitesi Endeksi (AQI) 40-60 arasında, yani “orta” seviyede seyrediyor. AccuWeather ve IQAir verilerine göre, PM2.5 seviyeleri 15-70 µg/m³ arasında değişiyor. Bu, Dünya Sağlık Örgütü’nün 5 µg/m³’lik güvenli sınırını aşıyor. Çocuklar, yaşlılar ve astım hastaları gibi hassas gruplar, nefes darlığı ve tahriş riskiyle karşı karşıya. Hava kirliliğinin ana kaynakları arasında trafik emisyonları, sanayi tesisleri ve kışın artan ısınma yakıtları var. Aliağa’daki endüstriyel faaliyetler ve kent merkezindeki araç trafiği, partikül madde yoğunluğunu artırıyor. Sonbaharda rüzgarın azaldığı günlerde kirlilik, sisle birleşip daha tehlikeli hale geliyor. Iğdır, Erzincan ve Kütahya en kirli iller arasında yer alırken, meteoroloji, Ekim sonuna doğru yağışların kirliliği azaltabileceğini belirtiyor. Ancak rüzgarsız günlerde AQI 100’ü aşabilir. THHP, daha fazla izleme istasyonu ve katı yakıt denetimi talep ediyor. Yerel yönetimler, elektrikli araç teşviklerini artırmalı. Vatandaşlar da toplu taşımayı tercih ederek katkı sağlayabilir. Hava kirliliği, sağlık kadar turizm ve ekonomiyi de tehdit ediyor.