Gençliğin göç hayali

Abone Ol

Son yıllarda gençlerle yapılan her sohbetin bir yerinde aynı cümle geçiyor: “Burada gelecek yok.” Bu cümle artık bir serzenişten çok, bir kararın habercisi gibi. Üniversiteden yeni mezun olan, hatta hala okuyan birçok genç, aklında valizle yaşıyor. Gitmek istiyorlar. Yurt dışına, daha adil, daha huzurlu, daha umutlu bir yaşama. Peki, gerçekten çare başka ülkeler mi?

Türkiye’de gençlerin göç hayali, sadece ekonomik nedenlerle açıklanamaz. Elbette geçim derdi, işsizlik, düşük ücretler başta geliyor. Ancak derinlerde başka bir yara var: Adaletsizlik hissi. Emekle değil torpille iş bulmanın normalleştiği, fikirlerin değersizleştiği, liyakatin yerine tanıdıklığın geçtiği bir sistemde gençler, kendi emeklerinin karşılığını göremiyor. İşte o noktada, “Belki başka bir yerde değer görürüm” duygusu kök salıyor.

Bir de özgürlük arayışı var. Gençler artık sadece para kazanmak değil, kendini ifade edebileceği, fikirlerini açıkça söyleyebileceği bir hayat istiyor. Fakat çoğu zaman eleştirmek, sorgulamak ya da farklı düşünmek bile bir risk haline geliyor. Genç beyinler, bu baskının içinde nefes alamıyor.

Yine de gitmek bir çözüm mü? Belki kısa vadede öyle görünüyor. Fakat geride kalan toplum için her giden genç, bir boşluk. Beyin göçü, sadece bir insan kaybı değil; ülkenin geleceğinden çalınan bir potansiyel. Oysa bu enerji, doğru değerlendirildiğinde bir ülkeyi yeniden inşa edebilir.

Çözüm, gençleri tutmakta değil; kalmak isteyecekleri bir ülke yaratmakta. Umudu sadece “başka bir yer”e bağlayan bir gençlik değil, umudu burada yeşertebilen bir gençlik… Onlara güven vermek, söz hakkı tanımak, hak ettiklerini vermek gerekiyor. Çünkü gençlerin gitmek zorunda kalmadığı bir ülke, zaten en büyük kazanımdır.