Cemil Tugay'ın programda kendisine sorulan sorulara şu yanıtları verdi;
Tugay: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile sürekli iletişim halindeyiz. Şu anda dipteki çamuru temizlediğimiz bir çalışmamız var, bu çalışma devam ediyor, arıtma tesisimiz çalışıyor, dereleri daha yoğun denetliyoruz
"İzmir Körfezi'nde bir kirlilik var ve bu çok uzun yıllardır var. Çok uzun yıllardan beri körfezin dip yüzeyinde metrelerce kalınlığında birikim var. Bunlar sadece kanalizasyon atıkları değildi. Körfeze 33 tane dere ve akarsu boşalıyor. Uzun yıllar boyunca çok fazla atığı körfeze taşıdılar ve bu atıklar dipte çöktü ve birikti. Yeşildere'deki tabakhanelerin getirmiş olduğu atıklar halen dipte duruyor. Körfez, İzmir için çok önemli bir bölge çünkü şehir körfezin çevresine yerleşmiş. İzmir'in nüfusu 4,5 milyon, bu nüfusun 3 milyonu körfez çevresine yerleşmiş durumda. Bu yüzden körfezin temiz olması bizim için hayati önemde. Kirlilik var ama 4. Faz'ı açtıktan sonra hızlı bir düzelme var ancak geçen yıllardan kalan o kirliliğin sıcak hava ve suyun ısınmasıyla birlikte körfezde yer yer patlama tarzında alg dediğimiz plankton denen bir mikroorganizmanın çoğalma olayı var. Bunlar nedeniyle koku oluyor, üzülerek yaşadığımız balık ölümleri oluyor. Modifiye kil uygulaması ile sorunu çözmeye çalışıyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile sürekli iletişim halindeyiz. Şu anda dipteki çamuru temizlediğimiz bir çalışmamız var, bu çalışma devam ediyor, arıtma tesisimiz çalışıyor, dereleri daha yoğun denetliyoruz. Bunlara şu ana kadar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan bir katkı gelmedi ama takip ediyorlar ve iyi niyetli baktıklarını düşünüyorum. En azından sayın bakanımızla ve ilgili genel müdürlerle bu konuda iletişimimiz devam ediyor. Biraz daha hızlı ve köklü çözümler için bakanlığın desteklediği alternatif metotlar gerekecek. Açıkçası bir gemi almamız lazım bizim, o geminin dipteki çamuru sürekli vakumla çekip bir filtreden geçirip temiz suyu körfeze geri verip atıkları gövdesine alıp onu bir yere götürmesi lazım. Bu çalışmayı ancak bakanlığın desteği ile yapabiliriz. Bakanlığın her şeyden önce buna izin vermesi gerekiyor ve biraz da mali destek gerekiyor. O zaman bunu sağlayabiliriz diye umuyorum."
Tugay: Almanya'nın, Fransa'nın, İngiltere'nin, Hollanda'nın herhangi bir şehrinin belediye başkanı o ülkenin bakanıyla görüştüğü zaman bu durumun o ülkede tuhaf karşılandığını düşünmüyorum
Almanya'nın, Fransa'nın, İngiltere'nin, Hollanda'nın herhangi bir şehrinin belediye başkanı o ülkenin bakanıyla görüştüğü zaman bu durumun o ülkede tuhaf karşılandığını düşünmüyorum. Bu durum gayet normal derler çünkü belediye başkanı kendi şehriyle ilgili sorunlarla ilgili mutlaka bazı başvuruları olacak, bazı konular için gidip mecburen görüşmesi gerekiyor. Çünkü bazı onaylar gerekiyor, bunlar gayet normal görüşmeler. Gerçekten ülkemizde böyle bir ön yargı oluşmuş. Adeta kutuplaşma denebilecek bir durum oluşmuş. Bir belediye başkanının bir bakanla görüşmesi siyasi bir yoruma neden olabiliyor ve bu çok yanlış. Ben tamamen siyaset dışı ve yaptığım işle ilgili olarak şehrimize hizmet getirmeyle ilgili olarak bir soruna çözüm bulma amacıyla bu görüşmeleri yapıyorum. İnanın çok şaşırdım arkasından böyle tuhaf yorumlar olunca. Maliye Bakanıyla görüşmüştük, yanımda AK Parti İzmir Milletvekili Eyyüp Kadir İnan da vardı, İzmir Milletvekili Mehmet Kasapoğlu vardı. Beraber bir fotoğraf çektirip paylaşınca sanki parti değiştireceğim gibi yorumlar çıktı ortaya ve buna inanamadım. Benim Maliye Bakanı'yla görüşmeme daha doğal ne var? Kredi başvurularımız var, vergi konularıyla ilgili görüşmelerimiz var. Beklediğim düzeyde yardım edilmedi ama hiç yardım edilmedi de demem. Önümüzdeki günlerle ilgili daha fazla beklentim var. Belediyelerin mali kaynaklarını kısıtlamak, özellikle vergi borcu ve SGK borcunu kaynağından keserek belediyelerin bütçelerini zora sokmak ve olabildiğince yetkilerini azaltmakla ilgili bir tutum var. Genel olarak hükümetten biz bu tutumu görüyoruz. Bunu da şöyle yorumluyoruz; muhalefet belediyelerinin İstanbul ve Ankara ile ilgili bir başarı hikayeleri var biliyorsunuz. Hükümet yerel seçimde oy kaybı yaşayınca böyle bir şey yapma ihtiyacı duydu gibi gözüküyor. Bunlar gerçek ve bunlar yok diyemeyiz. Demokrasilerde her şey istişarelerle ve uzlaşmayla olur. Biz hepimiz siyaset yaparken ülkemize ve halkımıza hizmet için yapıyoruz. Herhangi bir belediye başkanının kısıtlanmasının şehrimize, ülkemize ve insanımıza bir faydası olamaz. Biraz daha yapıcı görüşmelerle uzlaşmacı bir noktaya gitmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Tugay: Kararlar alırken partizanca bakmıyorum. Şehrin ve halkın yararına olan doğruların çerçevesinde olan şeyleri yapmaya çalışıyorum
CHP'nin genel merkezinden, genel merkez yöneticilerinden, üst düzey yöneticilerinden bu konuda olumsuz bir tepki almadım. Tam tersine bu görüşmeleri yapmamın doğru olduğunu ve haklı olduğumu söyleyen birçok insan oldu. Fakat bir şekilde dedikodu üreten bir mekanizma var. Bunların içerisinde kendini CHP'li gösterip maske takmış olanlar da olabilir. Partinin içerisinde olup da iyi niyetli olmayanlar da olabilir. Bu kesimler bana karşı olumsuz bir şeyler üretmek istediklerinde bunu kullandılar. Açıkçası ben bunu çok ciddiye almadım. Birkaç defa açıklama yapmak zorunda kaldım ama beni tanıyanlar insanlar biliyor neticede benim öyle bir şeyim olamaz. Benim kendi dünyamda asla böyle bir şey yok. Bazı şeyleri alışılagelmiş tutumların dışında yapıyor olabilirim. Kararlar alırken partizanca bakmıyorum. Şehrin ve halkın yararına olan doğruların çerçevesinde olan şeyleri yapmaya çalışıyorum. Haksız gördüğüm herhangi bir şey bir partiliyle ilintili olabiliyor mesela bu durumda bir tepki görüyorum. Ben yanlış hiçbir şeyin arkasında olmam. Kendi partimizde bir yanlış varsa onun da arkasında olmam. Genel olarak ben partimizin çok temiz olduğuna inananlardanım. Buna inanarak siyaset yapıyorum CHP'de.
Tugay: Tunç Soyer'in şu andaki durumuna üzülüyorum
Göreve geldiğimde kooperatiflerin yüklenmiş olduğu inşaat işleri yürümüyordu. Finansal ve işleyişle ilgili nedenler vardı. 4-5 ay hiçbir müdahalede bulunmadım ama o dönemde de ilerlemedi. Taahhüt edilen sürelerde bu işlerin bitmeyeceği belliydi. Sayıştay, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve en önemlisi İçişleri Bakanlığı başmüfettişi yaptıkları incelemeler sonrasında bize şunu söylediler; "Bu anlaşma hukuki değil, burada işler yürümüyor, bu şekilde devam ederseniz siz de bu hatanın bir parçası olursunuz o yüzden bunu düzeltin" dediler. "Bunu düzeltin" demek şu demek siz belediye olarak bu yapmayı taahhüt etmişsiniz, belediye olarak bunu yapacaksınız. Kooperatiflerle de nasıl anlaşacaksanız anlaşırsınız ama kentsel dönüşüm alanlarında hak sahibi olan vatandaşlarımız var ve onların mağduriyeti de bir an önce giderilmeli. Bu incelemeler, bu raporlamalar, bu teftişler sonunda zorunlu hissettik bunu yapmayı. Bu inşaatların yapılması işini biz ele almaya karar verdik. Ondan sonra kooperatif yöneticileriyle belediyemiz arasında tartışmalar başladı ve olay çok başka noktalara çekildi. Tunç Soyer döneminde yapılan şeylerle bir sorunumuz varmış gibi konuşuldu, kesinlikle böyle bir şey yok, neden olsun? Bizim değer verdiğimiz eski bir belediye başkanımız. Şu andaki durumuna da gerçekten üzülüyorum. Neticede bizim yapmaya çalıştığımız şey; hukuki ve idari değerlendirmelerle yapmamız istenen şeyi yapmak ve inşaatların bir an önce teslim edilmesini sağlamak. Bu süreç zaten ilerliyor, inşaatları da yapıyoruz. Yargılama süreci ile ilgili defalarca görüşümü açıkladım yani tutuklamaların kesinlikle olmaması gereken bir yargı süreci bu yani tabii ki incelenecektir, yargılama gerekirse yapılacaktır ama tutukluluk altında yapılması bize doğru gelmiyor. Onun dışında maddi şeyler çıkar burada çıkarsa yani onlar da telafi edilebilir. Göreve geldikten sonra idari yapının değişmesiyle ilgili bazı kararlar aldım çünkü buna ihtiyaç duydum. Her şeyden önce benim kendimle ilgili bir tarzım var. Şehri yönetmekle ilgili bazı hedeflerim var. Bu tarz ve hedeflere uygun çalışmayacak arkadaşlarımızı değiştirmek zorundaydım başka türlü başarılı bir sonuca erişemezdik. Personel fazlamız var. Bir önceki dönemde 26 bin civarı olan çalışan sayısı ben devraldığımda 37 bin civarında bir çalışana çıkmıştı. 5 sene içerisinde ilave bu kadar fazla çalışan olması çok doğru bir şey değildi. Bankamatik memuru olarak saptadığımız herhangi biri olmadı bugüne kadar. Bulunduğu noktada ihtiyaç fazlası olan ve başka bir yerde görevlendirilse daha başarılı olacak olan binlerce arkadaşımız var.
Tugay: İzmir'de sürekli bir çöp sorunu varmış gibi algılandı. Şu an mesela öyle bir sorunumuz yok
Körfezdeki sorunun aslında kirlilikten çok hava sıcaklığı ile beraber biyolojik bir sorun olduğunu anlatan yok. Anlatan olmayınca da insanların bilmesini bekleyemeyiz. Çöp konusunda da böyle bir durum var. Büyükşehirde 1 hafta süren bir grev yaşadık. Sonrasında sendikayla uzlaştık, o konu kapandı, bazı ilçelerde zaman zaman grevler yaşanıyor. Sendikayla olan sorun da şuydu; ödeyemeyeceğimiz bir talep vardı, gösterilen bir emsal vardı, ben göreve gelmeden hemen önce verilmiş çok büyük bir artış vardı. Bu artış bir grup işçiye ve sendikaya verilmişti. Sonrasında anlaştık ve bu konu çözüldü. Bu sorunun daha büyük bir sorun olarak algılanmasının nedeni, birbirine eklenmiş dönemlerde bazı ilçelerdeki grevler ve o ilçelerin temizlik görevlilerin çöpleri toplamaması, bizim 1, 1,5 aylık bir süreçte çöp bertaraf alanıyla ilgili sorun yaşamamız birbirine eklenince İzmir'de sürekli bir çöp sorunu varmış gibi algılandı. Şu an mesela öyle bir sorunumuz yok. Su meselesi ise genel kuraklığa bağlı bir su problemi var. Su kısıtlamalarına gitmek zorunda kaldık ama İzmir bu sene inanılmaz az bir yağış aldı. 4,5 ay boyunca İzmir'e hiç yağmur yapmadı. Su rezervleri zaten kısıtlıydı. Bütün bunlara rağmen aldığımız önlemlerle insanları da çok mağdur etmediğimiz bir süreç yaşadık. Su konusunun her şeyin önünde çok önemli bir konu olduğunu zaten biliyoruz. Her hafta bu konuyla ilgili toplantılarımız var, yeni kararlar alıyoruz. Önümüzdeki yıllarda da aldığımız kararlarla bu süreci yöneteceğiz.
Tugay: . Ben, yaptığım işi en iyi şekilde yapmak ve insanlara hizmet etmek için buradayım
Tunç Soyer dönemine ait benim tespit ettiğim bir usulsüzlük yok. Tunç Soyer'in kendisinin sebep olduğu bir usulsüzlük de yok. Kurum içerisinde iç denetim mekanizmalarında bazı harcamalarda ve bazı kararlarda iç denetçilerin, teftiş görevlilerinin ve müfettişlerin saptadığı bazı problemler var. Ama bunlar Tunç Soyer'in sorumluluğunda değil. Ben hukukçu değilim. Savcı, yargıç, teftiş yapan müfettiş değilim. Bu tip değerlendirmeleri benim yapmam doğru değil. Yönettiğimiz kurumun kendi teftiş ve denetim mekanizmalarında idari ve hukuki olarak saptanan bir şeyler varsa bunlarla ilgili görevim gereği yapmam gereken şeyler varsa onları yapması gereken bir kişiyim yani direkt olarak kendi şikayetim asla yok. Ben şu anda yaptığım işi en iyi şekilde yapmak ve insanlara hizmet etmek için buradayım. Bana emanet edilen görevi en iyi şekilde yapmak için çalışıyorum.
Tugay: 6-7 ay önce bir anket yaptırmıştım, sonuçlar iyiydi
Yakın zaman anket yaptırmadık. 6-7 ay önce bir anket yaptırmıştım. Rakam telaffuz etmek istemem ama kesinlikle iyi bir anket sonucu vardı. Bugün de başka anketlere bakıyorum, oralardan da iyi rakamlar duyuyorum. Ayrıca benim için daha önemli olan şey şu; insanlarla iletişim kurduğum zaman toplumda kötü ve olumsuz bir bakış görmüyorum. Özellikle sosyal medyada belli ki bizi kötülemeyi kendisine görev edinmiş troller grubu var, bu çok net. Kim yaptırıyor bunu bilmiyorum. Bizim partimizde de sonuçta rekabet etme ihtiyacı duyan insanlar vardır. Onların da dahli olabilir bu işte. Siyasetle uğraşıp bu tür şeylere maruz kalmayan insan yok. İçinde yaşadığımız yılların bence en kirli tarafı bu. Yani birileri bir algı çalışması yapmayı planlıyor, bir grup insanı elinin altında tutuyor, onlara talimat veriyor, kötüleyin diyor, onlar da yazıyorlar. Masum ve iyi niyetli insanlar o yazılanları okuduğunda halkın görüşünü o yazılanlar sanıyorlar. Biz insanların içindeyiz, görüyorum ne olduğunu. Ben siyasetle ilgilenirken ülkemin sorunlarına çözümüne katkıda bulunmayı amaçlayarak başlamıştım. Sonrasında bana belediye başkanlığı teklif edildiğinde şunu anladım; bu iş sorunları doğrudan çözmek için güç ve yapabilme imkanı veriyor. Eğer bunu doğru değerlendirirseniz birçok insanın derdine çare olabilirsiniz. Ben ülkesini çok seven bir insanım, bunu laf olsun diye söylemiyorum, insanlarımıza da çok sevgiyle ve saygıyla bakıyorum. Dolayısıyla çok sevdiğim bir ülkenin çok sevdiğim insanlarının mutluluğu ve iyiliği için bir şeyler yapabiliyor olmak benim için bir onur. Hayatın anlamı gibi bir şey, çok değerli bir şey. Herkese de nasip olmayacak bir şey. Böyle bir şansı ve böyle bir fırsatı ne kadar çok kullanabilirsem o kadar çok kullanmak isterim ama bu konudaki kararı tabii ki de ben veremem. Benim yapmam gereken şey, önümüzdeki 3,5 yıllık bir görev sürem var, bu süre içerisinde yapabildiğim en iyi işleri ve en iyi hizmeti yapıp ülkemde huzuru, iyiliği, sağlığı, mutluluğu sağlamak adına ne yapabiliyorsam hepsinin yapıp ondan sonra da bana tekrar böyle bir görev teklif edilirse, verilirse önce halkımız, sonra partimiz bana bunu teklif ederse o zaman muhtemelen onur duyarak kabul ederim ve sağlığım müsaade ettiği süre boyunca da görevimi yaparım.