Diplomalı belirsizlik: Gençlerin geleceksizlik hali

Abone Ol

Bir zamanlar diploma, umut dolu bir geleceğin anahtarıydı. Üniversiteye girmek, mezun olmak; iyi bir iş bulmak, saygın bir meslek sahibi olmak için yeterliydi. Oysa bugün aynı diploma, birçok genç için sadece duvarda asılı duran, tozlu bir kağıt parçasına dönüştü. Çünkü işsizlik oranları, ne yazık ki en çok üniversite mezunlarını vuruyor. Yıllarca ders çalışarak, sınavlara girerek elde edilen diplomalar, çoğu zaman "işsizler kulübü"ne katılmaktan başka bir işe yaramıyor.

Sorun sadece işsizlik değil. Diplomaya rağmen bulunan işler de, çoğunlukla emeğin karşılığını vermeyen, güvencesiz ve geçici işler oluyor. Gencecik insanlar, yıllarca okuyup didindikten sonra asgari ücrete razı kalıyor ya da kendi bölümlerinden tamamen alakasız sektörlerde, hayal kırıklığı içinde çalışmak zorunda bırakılıyor. Bu durum, onların sadece ekonomik değil, psikolojik dünyasını da derinden etkiliyor. Çünkü bir insan emeğinin karşılığını göremeyince, geleceğe dair inancını, motivasyonunu ve umudunu da kaybediyor.

Bugünün gençleri, "okuyup çalışırsan başarırsın" masalına artık inanmıyor. Üniversite koridorlarında, kafelerde veya sosyal medyada, en çok duyulan cümle şu: "Okuduk da ne oldu?" Bu cümle, yalnızca bireysel bir hayal kırıklığını değil, aynı zamanda sistemin bir çöküşünü de özetliyor. Çabalamanın boşa gittiği, liyakatin yerini torpilin aldığı, alın terinin değer görmediği bir düzen, gençleri çaresizlik girdabına itiyor. Bu durum, sadece ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda toplumun geleceği için de büyük bir tehdit oluşturuyor.

İşte bu yüzden birçok genç, diplomanın değil, farklı yolların peşine düşüyor. Kimi yurtdışına göç etmeye çalışıyor, kimi internetten yeni iş modelleri araştırıyor, kimi de tamamen umutsuzluk girdabında kayboluyor. Aslında mesele gençlerin tembelliği veya başarısızlığı değil; mesele, onlara sağlam bir gelecek zemini sunamayan sistemin ta kendisi.
Diplomalı işsizliğin arttığı bir ülkede geleceğe dair umut yeşermez. Eğer gerçekten güçlü ve dinamik bir toplum istiyorsak, gençlere yalnızca diploma değil, diplomaya değer veren adil bir düzen sunmak zorundayız. Aksi halde elimizde kalacak olan, diplomalı ama umutsuz bir nesilden ibaret olacak.