Bahçeli: Her gün yeni bir istikrarsızlık sayfası açıyorlar
Devlet Bahçeli, “Türkiye’nin NATO üyeliği eğer Türkiye’yi NATO içinden gelebilecek muhtemel saldırılara karşı korumanın ötesine geçemiyorsa, bazı NATO müttefiklerimiz en hayati önceliklerimizi ve taleplerimizi görmezden gelebiliyorlarsa, kamuoyunda da bu noktada ciddi bir tepki yükselmişse Türkiye’nin tarihsel vizyonuyla mütenasip biçimde her iki yöne bakma zamanı gelmiştir” dedi. Devlet Bahçeli, Türkiye–Rusya–Çin (TRÇ) İttifakı önerisinin içeriğiyle ilgili şunları söyledi: Bu soruya cevap verirken biraz geriye gidip vaki gelişmeleri değerlendirmekte yarar olacaktır. Soğuk Savaşın bitişinden itibaren hep bir Yeni Dünya Düzeni’nden bahsedildi. Bununla birlikte 21.yüzyılın ilk çeyreğinin sonuna geldiğimiz hâlde ortada herhangi bir hukuka, nizama dayalı bir düzen halâ yoktur. 1990’lardan günümüze, ikili uyuşmazlık ve çatışmaların, bölgesel savaşların, krizlerin, katliamların, göçlerin ve diğer insani felaketlerin ardı arkası kesilmemiştir. Uluslararası sistemin anarşik bir yapısı olduğu öteden beri söylenir ve doğrudur ancak bugün gelinen nokta tam bir kaos hâline işaret etmektedir. Soruyorum: bunlar yaşanırken, yıllarca Esad rejimini hedef aldığını söyleyen ABD, Batı ve İsrail ne yapıyorlar? Her gün yeni bir istikrarsızlık sayfası açıyorlar. Golan’ı işgal ettikleri yetmiyor gibi onun ötesini de işgal ediyorlar. Yeni Suriye’nin topraklarında hava harekatları düzenliyorlar.
Bahçeli: Türkiye, komşularının toprak bütünlüğünü herkesten fazla isteyen ve bunun için en ağır bedelleri ödeyen bir devlettir
Terör örgütü SDG’yi Türkiye’de başlayan “terörsüz Türkiye” sürecine dahil olmasın diye kışkırtıyor, manipüle ediyorlar. Türkiye’nin milli güvenliğini, egemenlik haklarını, vatandaşlarımızın huzurunu tehdit eden mahfillere ve gelişmelere çanak tutmaktan geri durmuyorlar. Türkiye bir ulus devlettir. Ancak aynı zamanda bir imparatorluk bakiyesidir. Bizim çağrımızda işaret edilen bir çift başlı kartal sembolü vardır. Buradan kastımız, Doğuya da Batı’ya da baktığımız, her iki yönü de gördüğümüz hususudur. Türkiye tek boyutlu, tek renkli, tek vektörlü bir dış politikayı çoktan aşmıştır. Latin Amerika’dan Pasifiğe kadar geniş bir alana dair ilgisi, bilgisi ve bunlara ilişkin beklentileri vardır. Bugün dünya devletlerinin çoğu, insanlığın ezici çoğunluğu hakça olmayan adaletsiz bir uluslararası sistem bulunduğu noktasında hemfikirdir. BM’in tüzel kişiliğinde temsil edilen uluslararası hukuksal düzen insanlığa barış ve güvenlik getirememekte, ancak BM’de reform talepleri hayata geçirilememektedir. MHP Lideri Devlet Bahçeli, anlattığı gelişmeler ışığında neden böyle bir açıklama yapma gereği duyduğunu ise şöyle açıkladı: Türkiye’nin acil güvenlik ihtiyaçları bulunmaktadır. Türkiye, komşularının toprak bütünlüğünü herkesten fazla isteyen ve bunun için en ağır bedelleri ödeyen bir devlettir. Vasıtalı savaş unsurlarıyla, petro-dolar siyasetleriyle, lobicilikle buna karşı mücadele eden tüm aktörlerle baş başa kalmayı da göze alabilecek kapasitededir. Bununla birlikte, bölgesel olarak daha kalıcı daha uzun soluklu istikrar ve güvenlik bölge devletlerinin dayanışma içinde olmaları ve temel ilkelerde anlaşmalarına bağlıdır.
Japonya, Çin, Güney Kore, Endonezya, Malezya, Singapur, Hindistan, Pakistan hatta Vietnam gibi ülkelerdeki toplam üretim Batı ülkelerindeki toplam üretimi aşmış, katlamıştır
Avrasya bölgesi, tarih boyunca mücadele alanı olmuştur. Bu alanın kimi bölgeleri tarihte; mihver bölge, pilot bölge, kalpgâh bölge diye anılmıştır. Fakat Avrasya’ya hâkimiyetin dünyaya hâkimiyetin en önemli aşaması olduğuna kuşku olmamıştır. Avrasya, Avrupa ve Asya’nın birleşimidir. Bunun merkezinde de Hazar Havzası bulunur. Hazar Havzası, Türkiye için tam bir bitişik alandır. Türkiye bu havzadan akan hidrokarbon kaynaklarının menfez ülkesi durumundadır. Buradan etki alır, buraya etkide bulunur. Öte yandan dünyanın ekonomik üretimi doğuya, uzak Asya’ya kaymıştır. Japonya, Çin, Güney Kore, Endonezya, Malezya, Singapur, Hindistan, Pakistan hatta Vietnam gibi ülkelerdeki toplam üretim Batı ülkelerindeki toplam üretimi aşmış, katlamıştır. Bunun geri döndürülmesi de şimdilik mümkün görünmemektedir. Eskiden sınırlı alanlarda ve taklit ürünlerde kendini gösteren Asya üretimi bugün en yüksek kalitede en teknoloji yoğun ürünleri içerecek biçime gelmiştir. Dünyanın kuzey sektöründe ise Rusya tüm sarsıntılara rağmen askeri ve siyasi bir güç olarak varlığını sürdürmektedir. Batı’dan “NATO’nun genişletilmemesi, Rusya sınırlarında askeri yığınaklar olmaması, Rusya dışındaki Rusların varlıklarına zarar verilmemesi” gibi talepleri vardır. Elbette bu talepler, Ukrayna topraklarının işgal edilmesini haklı çıkarmaz. Ancak perde arkasında daha çok boyutlu bir Batı-Rusya mücadelesi olduğu da herkesin malumudur.
Bahçeli: NATO, bizi görmezden geliyorsa Türkiye'nin her iki yöne bakma zamanı gelmiştir
Böyle bir ortak zeminin oluşmasıyla birlikte, BDT, ŞİÖ ve TDT, birbirlerinin hukukunu, varlığını gözeten, devletlerin egemen eşitliği ve hukukun üstünlüğü ilkelerine saygılı bir anlayışla dünyayı yeniden bir düzene kavuşturabileceklerdir. Bu süreçte hiçbir egemen devletin bir başka devletin yörüngesinde hareket etmesi beklenmemelidir. Müreffeh ve huzurlu bir bölgenin inşası için Avrasya coğrafyasında eşit paydaşlık sözkonusu olmalıdır. Burada öncelikli hedef siyasi istişare ve işbirliği ile ekonomide çok boyutlu işbirliğidir. Ancak uluslararası güvenlik alanındaki mevcut kaos hâli sürerse bu birlikteliğin güvenlik boyutunu kazanması da kaçınılmaz olarak gündeme gelecektir. Türkiye’nin NATO üyeliği eğer Türkiye’yi NATO içinden gelebilecek muhtemel saldırılara karşı korumanın ötesine geçemiyorsa, bazı NATO müttefiklerimiz en hayati önceliklerimizi ve taleplerimizi görmezden gelebiliyorlarsa, kamuoyunda da bu noktada ciddi bir tepki yükselmişse Türkiye’nin tarihsel vizyonuyla mütenasip biçimde her iki yöne bakma zamanı gelmiştir.