Tugay, süreçle ilgili şu ifadeleri kullandı;
Göreve geldiğimde inşaatlar durmuştu
"İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin belirlediği kentsel dönüşüm alanlarının bazı etaplarında ihalelere müteahhitler girmeyince Tunç Soyer döneminde “Bu ihaleleri belediye şirketi İzbeton A.Ş. yaptırsın” deniliyor. Sonra da kooperatif modeli geliştiriliyor. Bu modelde genellikle iş dünyasından insanlar yönetici oluyorlar, sonra kooperatif, “Bu kentsel dönüşüm projesini ben yapacağım” diyor. Normalde müteahhidin yapıp da kendine kar olarak alacağı payı kooperatif, ‘Ben yaptırayım hem hak sahipleri hem de kooperatif üyeleri yararlansın’ diye yola çıkıyorlar. Kooperatif üyelerine vadedilen rakamların yetmeyeceği anlaşılıyor. Kooperatifin İzbeton’dan bu işi almasının yasal olmadığı, kooperatifte müteahhit olmadığı için işin bir başka taşeron şirkete verilmesinin de hukukla uyuşmadığı ortaya çıkıyor. Göreve geldiğimizde inşaatlar durmuştu."
Şartlar hakkında uzlaşmamız lazım
"İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişi burada inceleme yaptı. İnşaatların kooperatiflere verilmesinin usulsüz olduğunu, sözleşmeleri iptal etmemiz gerektiğini söyledi. İki ayrı grubun mağduriyeti var. Bir tanesi evi ya da arsası olan ve tapusunu Büyükşehir’e devretmiş olanlar. Yaklaşık 5 bin kişinin 3 bini bu vatandaşlarımız. İkinci mağduriyet grubu ise ev sahibi olmak için kooperatife üye olup, bir miktar para ödeyen insanlar. Üzerimize düşeni yapıyoruz. Bunu kooperatif yapmayacak ama kooperatif mağdurlarına da hakları verilecek. Şartlar hakkında uzlaşmamız lazım. Çünkü kullandığımız para belediyenin, halkın parası. Bir kamu zararına sebep olma hakkımız yok. Mümkün olan en kısa zamanda tamamlanarak insanlara evleri teslim edilecek."
İç denetimlerin savcılığa bildirilmesi zorunlu
"İç denetimlerimizde elde edilen bulguların savcılığa bildirilmesi zorunludur. Bu iç denetçilerimizin verdiği idari bir karardı. Ben de onayladım. Birilerinin hatalarını örtmeye çalışamazdım. Ama operasyon, kooperatife bağlandı. Operasyonu, CHP içinde çatışma varmış gibi bir şekle sokmaya çalıştılar. Yandaş medyada çokça görüyorum. Partimizde iç çekişme yoktur. İç denetimi bildirmek zorunluydu. Özel bir talimatla herhangi birilerinden hesap sormak, intikam almak, rövanş almak için yapılmış bir şey kesinlikle değil. Ben soruşturmanın büyük ölçüde siyasi olduğunu düşünüyorum. Herhangi bir konuda savcılık soruşturma yürütebilir ama bunlar şafak operasyonuyla insanların evinden alınması, basın üzerinden algı operasyonuyla olmamalıydı. Hatta servis edilen operasyon görüntüleri de çakmaydı, gerçek değildi. O soruşturma çerçevesindeki herkes, ifadeye çağırıldığında adliyeye gidebilecek insanlar. Herhangi bir kimsenin suçu varsa biz suç örtülsün diye düşünemeyiz. Ama şu anda yürüyen süreç sadece İzmir’de değil Türkiye’nin tamamında Cumhuriyet Halk Partisi’ni halkın gözünde itibarsızlaştırmayı amaçlayan bir süreç. Bundan dolayı çok üzgünüm ve endişeliyim. Mücadele etmeye devam edeceğiz."