Basketbolun yeni yüzü

Abone Ol

Türkiye basketbolu, belki de son yirmi yılın en parlak günlerini yaşıyor. EuroBasket 2025’te gösterilen performans, yalnızca bir turnuva serüveni değil; aynı zamanda Türk basketbolunun yeniden doğuşunun işareti oldu. Gümüş madalya, belki kiminin gözünde eksik bir başarı gibi görünebilir. Ama aslında bu madalya, doğru yolda olunduğunu gösteren en net kanıt.
Grup aşamasından finale kadar sekiz maçta sekiz galibiyet… Sadece sonuç değil, oynanan basketbol da umut vericiydi. Savunmada gösterilen sertlik, hücumda sergilenen çeşitlilik, genç oyuncuların cesareti ve tecrübeli isimlerin liderliği… Tüm bunlar, yıllardır özlenen basketbol kültürünün geri geldiğini hissettirdi.

Finalde Almanya karşısında alınan 88-83’lük mağlubiyet, kuşkusuz üzüntü yarattı. Sonuçta altın madalya bir adım ötedeydi. Ama bu mağlubiyet, ortaya konan mücadeleye gölge düşüremez. Çünkü bu takım sadece bir turnuvayı oynamadı; bir ülkeye yeniden basketbol sevgisini aşılamayı başardı.

Bugün geldiğimiz noktada Türk basketbolu artık uluslararası düzeyde saygı görüyor. Rakiplerimiz sahaya çıktığında yalnızca bir takıma değil, bir sisteme karşı oynadıklarını biliyorlar. Bu sistemde altyapının önemi artıyor, oyuncular bireysel gelişimlerini daha bilinçli yaşıyor, koçluk ve yönetim anlayışı daha profesyonel hale geliyor.

Gümüş madalya, aslında bir başlangıç. Bu turnuva, “yeniden zirveye çıkılabilir” mesajını tüm ülkeye verdi. Yarın bu başarı altına dönüşebilir; ama asıl önemli olan, Türk basketbolunun artık sürdürülebilir bir vizyona sahip olması.
12 Dev Adam’ın sahada bıraktığı iz, madalyanın ötesinde. Onlar bize sadece bir final değil, yeniden ayağa kalkma duygusu hediye ettiler. Ve bu duygu, en az altın kadar kıymetli.