Şehir hastaneleri ve ulaştırma projeleri ciddi maliyet oluşturuyor
Şehir hastaneleri için 2025’te hizmet alımı ve kullanım bedeli olarak toplam 136 milyar TL ayrılırken, bu rakamın 2028’de 159 milyar TL’ye ulaşması bekleniyor. Karayolları Genel Müdürlüğü’nün trafik garantileri ve katkı ödemeleri için 2025’te 101.3 milyar TL ayrılmış olması, bütçeye ağır bir yük getiriyor. Ulaştırma projelerindeki garanti ödemeleri, 2028’de 150 milyar TL’ye ulaşarak rekor kıracak. Bu devasa harcamalar, vatandaşların ödediği vergilerin büyük bir kısmının özel sektöre aktarılması anlamına geliyor. Devlet, özel şirketlere verdiği garanti ödemeleri nedeniyle uzun vadeli borçlanmaya mahkum oluyor. Şehir hastanelerinde sunulan bazı sağlık hizmetlerinin yüksek maliyetleri, vatandaşların cebinden ek ücret çıkmasına neden olabilir. KÖİ modeliyle yapılan projeler, devletin kaynaklarını kısıtlayarak eğitim ve sosyal hizmetler gibi diğer alanlara ayrılan bütçeyi daraltıyor. Garanti ödemeleri, kullanılan hizmet miktarından bağımsız olarak sabit bir mali yük oluşturuyor. Örneğin, trafik garantisi verilen köprü ve otoyollarda yeterli kullanım olmazsa bile devlet ödeme yapmak zorunda kalıyor. Bu durum, kamu kaynaklarının verimsiz kullanılmasına yol açıyor. Uzun vadeli ödeme taahhütleri, gelecek nesillere ağır bir borç mirası bırakıyor. Bütçe verilerine göre, 2024’ün ilk yarısında şehir hastaneleri için 52 milyar TL harcandı, bu rakamın sürekli artması endişe yaratıyor. Vatandaşlar, bu projelerin sağladığı altyapıdan faydalansa da, maliyetlerin büyük kısmı onların vergileriyle karşılanıyor. Yüksek bütçe açıkları, ekonomik istikrarı tehdit edebilir ve enflasyonu artırabilir. Şehir hastanelerinin işletme maliyetleri, bazı durumlarda kamu hastanelerine kıyasla daha pahalı hale geliyor. Ulaştırma projelerindeki garanti ödemeleri, özel sektörün riskini devlete yükleyerek adaletsiz bir mali yapı oluşturuyor. Bu projelerin şeffaflık eksikliği, vatandaşların harcamalar üzerindeki denetim hakkını kısıtlıyor. Uzmanlar, KÖİ modelinin uzun vadede sürdürülemez olduğunu ve bütçe dengesini bozabileceğini belirtiyor. Sonuç olarak, şehir hastaneleri ve ulaştırma projeleri kısa vadeli kazanımlar sunsa da, vatandaşların sırtına binen mali yük, ekonomik ve sosyal refahı tehdit ediyor. Bu durum, kamu kaynaklarının daha şeffaf ve verimli kullanılması gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.