SAĞLIK

Metabolik sendrom, kadınlarda jinekolojik kanser riskini artırıyor

Yapılan bilimsel araştırmalara göre metabolik sendromu bulunan kadınlarda vajinal kanser riski yüzde 54, endometriyal kanser riski ise yüzde 45 artıyor. Prof. Dr. Mesut Polat, metabolik sendromun kadın sağlığı üzerindeki etkilerini ve korunma yollarını anlattı.

Abone Ol

Hindistan Tıbbi Araştırma Konseyi (ICMR) ve Ulusal Üreme ve Çocuk Sağlığı Enstitüsü (NIRRCH) tarafından yürütülen çalışma, metabolik sendromun kadınlarda jinekolojik kanser riskini belirgin şekilde artırdığını ortaya koydu.

Araştırmaya göre metabolik sendromu olan kadınlarda endometriyal kanser riski yüzde 45, serviks kanseri riski yüzde 26, vulva kanseri riski yüzde 49 ve vajinal kanser riski yüzde 54 oranında yükseliyor.

Prof. Dr. Polat: “Obezite en belirgin bulgu”

Medipol Sağlık Grubu’ndan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Mesut Polat, metabolik sendromun tanı kriterleri ve etkileri hakkında bilgi verdi.
Prof. Dr. Polat, “Metabolik sendrom; obezite, hipertansiyon, hiperglisemi, trigliserid yüksekliği ve iyi kolesterol (HDL) düşüklüğüyle tanımlanır. Bu beş parametreden en az üçünün bir arada bulunması metabolik sendrom tanısı için yeterlidir. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de en sık görülen bulgu obezitedir” dedi.

“PKOS hastalarında oran yüzde 33”

Metabolik sendromun özellikle polikistik over sendromu (PKOS) hastalarında daha sık görüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Polat, “PKOS’lu kadınlarda metabolik sendrom görülme oranı yüzde 33’e kadar çıkıyor. Özellikle obezite ve hipergliseminin yol açtığı serbest östrojen artışı, endometrium kanseriyle doğrudan ilişkili. Ayrıca HPV enfeksiyonu da rahim ağzı kanseri açısından önemli bir risk faktörüdür” ifadelerini kullandı.

“Sağlıklı beslenme birçok sorunu çözer”

Obezitenin toplum sağlığı açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurgulayan Polat, şu önerilerde bulundu:
“Obeziteyle mücadele, vücut kitle endeksinin kontrol altında tutulması ve sağlıklı beslenme; metabolik sendromun yanı sıra jinekolojik kanserlerin önlenmesinde de büyük önem taşır. Obezite sadece rahim ve yumurtalık kanserleri için değil, meme kanseri açısından da risk faktörüdür. İnsülin direncinin düşürülmesi ve kilo kontrolü, hem kanser görülme sıklığını azaltır hem de tedavi başarısını artırır.”

“Her kadın düzenli muayenesini ihmal etmemeli”

Obezitenin kandaki östrojen seviyesini artırarak hormona duyarlı tümörlerde riski yükselttiğini belirten Prof. Dr. Polat, “Her kadın mutlaka beslenmesine dikkat etmeli ve düzenli jinekolojik muayenelerini yaptırmalıdır. Risk faktörü yoksa yıllık kontrol yeterlidir. Ancak ailede kanser öyküsü varsa ya da kanama düzensizlikleri gibi şikayetler mevcutsa vakit kaybetmeden doktora başvurulmalıdır” uyarısında bulundu.