Bornova’nın merkezi Erzene ve Ergene mahallelerinin komşu olarak konumlandığı Kızılay Mahallesi, hem tarihi kent merkezi dokusunu hem de modern şehrin olanaklarını bir arada barındırıyor. Mahalle, Aşık Veysel Rekreasyon Alanı, Ege Üniversitesi, Büyük Park ve Küçük Park gibi sosyal alanlara yürüyüş mesafesinde yer alıyor. Ayrıca Hükümet Konağı, Bornova Belediyesi ve Cumhuriyet Meydanı gibi idari merkezlere yakınlığıyla dikkat çekiyor.
Kentin önemli su ekosistemlerinden biri olan Bornova Çayı, Homeros Vadisi’nden şehrin merkezine doğru ilerleyerek mahalleden geçiyor. Ancak bu çay, kentsel dokuyu birbirinden ayıran bir unsur olarak varlığını sürdürüyor. Mahalle, bu doğal özelliklere rağmen hem Bornova merkeziyle hem de Bornova Çayı ile etkili bir etkileşim kuramamış durumda.
Tarihe ışık tutan Levanten mirası
19. yüzyılın ortalarından Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar olan süreçte, Kızılay Mahallesi ve çevresi bir Levanten yerleşimi olarak dikkat çekiyor. Bornova Çayı’nın kuzeyinde daha çok köylü ailelerin yaşadığı yerleşim alanları gelişirken, güneyinde Levanten ailelerin genç bahçeler içinde inşa ettirdiği köşkler bulunuyordu. Bugün hala varlığını sürdüren bu yapılar, Bornova’nın zengin tarihini yansıtıyor.
Levanten ailelerin ekonomik aktiviteleri, şehrin ticari hayatına yön verirken, kültürel ve sosyal hayatını da derinden etkiledi. Bornova’nın ilk yerleşim alanlarından biri olan Bizans köyü, Kızılay Mahallesi’ni de kapsayan Bornova Çayı’nın kıyısında kurulmuş olabilir. İlerleyen yüzyıllarda Levanten köşklerinin hizmet ihtiyacını karşılayan yerleşim alanlarının da burada geliştiği bilinmektedir.
Bornova’da Levantenlerin sosyal hayatı
Levantenler, Osmanlı döneminde çoğunlukla ticaretle ilgilenmiş ve genellikle Katolik mezhebine mensup olmuşlardır. İzmir, 17. yüzyıldan itibaren bu grupların ilgisini çeken önemli bir ticaret merkezi haline gelmiştir. Avrupa’dan gelen tücarlar, Rum ve Ermeni topluluklarla ortak bir dil geliştirerek ticari bir ağ oluşturmuşlardır.
Levanten aileler, Rumca’yı ortak bir iletişim dili olarak benimsemiş, Rum ve Ermeni hizmetçi ve dadılarla çalışmışlardır. Bu durum, çocukların Doğu Akdeniz kültürüne daha yakın yetişmesine olanak sağlamış ve Levantenlerin kültürel bir sentez oluşturmasını sağlamıştır.