İZBETON davasında yargılanan Tunç Soyer’den mesaj: Adalet mutlaka tecelli eder
İZBETON davasında yargılanan Tunç Soyer’den mesaj: Adalet mutlaka tecelli eder
İçeriği Görüntüle

İşte tüm nedenleri

Küresel ısınma, İzmir’in de içinde bulunduğu Akdeniz Havzası’nı sert bir şekilde vuruyor. Sera gazı emisyonlarının artmasıyla atmosferdeki sıcaklık 1,5-2°C yükseldi; bu, yüksek basınç sistemlerinin (antisiklon) daha sık ve uzun süreli oluşmasına neden oluyor. Bu sistemler, yağmur getiren alçak basınç sistemlerini engelliyor ve yağış döngüsünü bozuyor. Jet akımlarının kuzeye kayması, Akdeniz’e yağmur taşıyan nemli hava kütlelerinin rotasını değiştirdi. Normalde kış aylarında İzmir’e bol yağış getiren Batı rüzgarları (Westerlies), artık daha zayıf ve düzensiz; bu da yağış rejiminin istikrarsızlaşmasına yol açıyor. Ege Denizi’nde su sıcaklıklarının 2-3°C artması, yerel yağış oluşumunu olumsuz etkiliyor. Daha sıcak deniz suyu, buharlaşmayı artırıyor ancak bu nem, uygun atmosfer koşulları oluşmadığında yağmura dönüşemiyor ve başka bölgelere taşınıyor. İzmir’in hızla büyüyen beton ormanları, kentsel ısı adalarını oluşturuyor. Yeşil alanların azalması ve asfalt-beton yüzeylerin artması, yerel yağış döngülerini bozuyor; zira bitki örtüsü nem tutarak yağmur oluşumuna katkı sağlar, ancak şehirleşme bu doğal süreci sekteye uğratıyor. Kuraklık, kendi kendini besleyen bir döngü yaratıyor. Gediz ve Küçük Menderes ovalarında toprak nemi %40 azaldı; bu, yerel buharlaşmayı ve dolayısıyla yağmur bulutlarının oluşumunu engelliyor. Toprak nemi eksikliği, sıcaklık artışını da tetikliyor. İzmir’de artan nüfus (4,5 milyon) ve turizm patlaması, su talebini %40 artırdı. Tarımsal sulamada verimsiz yöntemler (salma sulama) su kaynaklarını tüketirken, buharlaşmayı artırarak yerel nem döngüsünü zayıflatıyor, yağış olasılığını düşürüyor. Son yıllarda Yamanlar ve Çeşme gibi bölgelerde orman yangınları %50 arttı. Ormanlar, nem tutarak ve yerel mikroiklimler oluşturarak yağışı destekler; ancak bu alanların kaybı, yağmur bulutlarının oluşumunu zorlaştırıyor. NASA ve BM raporlarına göre, Doğu Akdeniz’deki kuraklık, 900 yılın en kötüsü. El Niño ve La Niña gibi küresel iklim olayları, Akdeniz’in yağış rejimini bozarak İzmir gibi şehirlerde kurak dönemleri uzatıyor. Sonuç olarak, İzmir’de az yağmur yağışının temel nedeni, küresel iklim değişikliğiyle yerel faktörlerin (kentsel büyüme, tarımsal israf, orman kaybı) ölümcül bir kombinasyonu. Uzmanlar, 2050’ye kadar yağışların %50’ye varan oranda azalabileceğini ve çölleşme riskinin %70’e ulaşabileceğini uyarıyor. Acil önlemler alınmazsa, Ege’nin incisi susuzluktan solabilir. Yağmur suyu hasadı, damla sulama ve yeşil altyapı gibi çözümler, bu krize karşı umut vadediyor.

Kaynak: Haber Merkezi