Türkiye'nin en büyük üçüncü şehri olan İzmir'de hayat oldukça pahalı. Özellikle şehir merkezlerindeki ev kiraları güncel asgari ücret olan 17.002 TL'yi geçebiliyor. Marketlerin, pazarların ve genel hizmetlerin pahalı olması vatandaşların ay sonunu görmesini de bir o kadar zorlaştırıyor.
Biz de bu konuların çözümlerini araştırdık ve Ekonomist Doç. Dr. Filiz Eryılmaz ile HAK-İŞ Konfederasyonu İzmir İl Başkanı Gültekin Şimşek'e İzmirliler için sorular sorduk.
"Asgari ücrette piyasa beklentisi biraz arttı"
Ekonomist Doç. Dr. Filiz Eryılmaz, asgari ücret beklentisinde birkaç hafta önce piyasaların beklentisinin oldukça düşük seviyelerde olduğunu söyleledi. Filiz Eryılmaz, "Geçen hafta piyasa beklentileri yüzde 30 ile yüzde 35 arasıydı. Bu yaklaşır olarak 23.000 TL ile 23 500 TL arasındaki bir ücrete tekabül ediyor." dedi.
Ancak Türk-İş'in asgari ücret beklentisini açıklamasının ardından piyasalarda yeni asgari ücretin daha yüksek olabileceği yönünde inancın yaygınlaştığını ve yeni beklentinin 24.000 TL ile 25.000 TL aralığında olduğunu belirten Filiz Eryılmaz, bölgesel asgari ücret sistemini de yorumladı.
"Bölgesel asgari ücret daha adil bir sistem olacaktır"
Hayat pahalılığına göre il bazlı asgari ücret sisteminin daha adil bir sistem olabileceğini söyleyen Ekonomist Doç. Dr. Filiz Eryılmaz, İstanbul ile Hakkari'yi karşılaştırdı. Türkiye'nin en yoğun nüfuslu şehri olan İstanbul ile İstanbul'a nazaran daha az nüfusa sahip olan Hakkari'de 3+1, aynı özelliklere sahip şehir merkezindeki bir evin her iki şehirde farklı kira fiyatlarına sahip olduğunu hatırlattı.
Bu durumdan ötürü asgari ücretin her iki şehirde aynı olmasının adaletsizlik yaratabileceğine dikkat çeken Doç. Dr. Eryılmaz, büyük şehirler ile küçük şehirler ve taşralarda hayat pahalılığının farklılık gösterdiğini ve yaşantıların da farklı olduğunu belirtti.
Küçük şehirlerde işten eve yürüyerek veya tek vesait ile gidip gelinebileceğine dikkat çeken Doç. Dr. Eryılmaz, "Hayat pahalılığı ile enflasyon farklı. Büyük şehirlerde yaşamın bu kadar pahalı olmasının sebebi yalnızca fiyat artışlarındaki yükseliş değil. Hayat pahalılığı olmasının etkisiyle fiyatların daha yüksek olduğunu görüyoruz. Aynı mallar büyük şehirlerde, küçük şehirlere ve taşraya göre daha pahalıya satıldığını biliyoruz." dedi.
"Tersine göçü tetikleyebilir"
Doç. Dr. Filiz Eryılmaz bölgesel asgari ücrette hesaplamaların çok iyi yapılması ve adaletli olunması gerektiğini söyledi. Doç. Dr. Eryılmaz, "İnsanlar son dönemlerde ağırlıklı olarak İstanbul gibi büyük şehirlerden küçük şehirlere göç ediyorlar. Özellikle asgari ücretle çalışanlar göç ediyor, geçinemediği için kendi memleketine geri dönüyor." dedi.
Doç Dr. Eryılmaz "Şimdi dolayısıyla büyük şehirlerde asgari ücretin daha yüksek belirlenmesi daha küçük şehirlerden daha büyük şehirlere göç başlatabilir. Türkiye'nin doğusundan batısına doğru göçü tekrar gündeme getirebilir mi bu tartışılıyor." ifadelerini kullandı.
"İl farklılıkları gibi ilçelerde de farklılık görülebiliyor"
Doç. Dr. Filiz Eryılmaz, İstanbul-Hakkari örneğinde olduğu gibi İzmir'de de Aliağa-Konak örneğinin verilebileceğini ve bir şehrin ilçelerinde de hayat pahalılığının farklılık gösterdiğini söyledi.
Kira fiyatlarına dikkat çeken Doç. Dr. Eryılmaz "Daha pahalı bölgelerde yaşıyorsanız aynı asgari ücreti aldığınızdan ötürü satın alma gücünüz daha düşük kalabiliyor. Ancak hayat pahalılığının daha düşük olduğu şehir veya ilçelerde yaşadığınızda satın alma gücü biraz daha en azından yüksek gelir grubunun yaşadığı yerlere göre yüksek kalabiliyor." dedi.
"Komisyonun yapısı değiştirilmesi"
Hak-İş Konfederasyonu İzmir İl Başkanı Gültekin Şimşek, asgari ücretin belirlenmesi için komisyon yapısının değiştirilmesi gerektiğine inandıklarını söyledi. Gültekin Şimşek, "Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun yapısı değiştirilmeli ve daha çoğulcu bir katılımla tespit komisyonunu yeniden oluşturulmalı. Buna bağlı olarak asgari ücret belirlenirken dikkate alınan kriterlerin tekrardan gözden geçirilmesi, bir kişinin ücretinden ziyade minimum 4 kişilik bir ailenin geçimini sağlayacak bir ücretlendirme skalasının ortaya çıkarılması bizim önceliğimizdir." dedi.
Gültekin Şimşek alım gücünün zayıflamasından ötürü asgari ücretin belirlendiği zamanlardan kısa bir süre sonra belirlenen fiyattaki alım gücünün kaybedildiğini belirtti. Şimşek "İşverenler kendi ellerindeki sermayeyi minimum düzeyde çalışanlara yansıtmaya çalışıyorlar, bu yıllardan beri bu şekilde ilerliyor. Bizim buradaki bahsettiğimiz komisyon yapısı ile beraber nelerin dikkate alınacağı hususu tekrardan gözden geçirilirse belki Konak-Aliağa tartışması da ortadan kalkacak, alım gücünü yükseltecek." ifadelerini kullandı.
"Bu denklemin en önemli parçalarından birisi de vergi"
Gültekin Şimşek, Hak-İş Konfederasyon Genel Başkanı da Mahmut Arslan'ın da sıklıkla dile getirdiği vergi dilimi çözümünü vurguladı ve alım gücünün azaldığı dönemlerde vergi diliminin yüzde 10'da sabitlenmesi gerektiğini söyledi.
Şimşek, "Vergi dilimi yüzde 10'da sabitlensin. Böylelikle sene başındaki çalışanların cebine kalan sayı ile aralık ayında cepte kalan sayı aynı seviyede olsun, kazanç maksimum düzeyde olsun. Bu durum sadece asgari ücretten ibaret değil ne yazık ki. Vergiyi de göz ardı etmemek lazım. Bununla beraber bize göre en az 6 ayda bir komisyon tekrardan toplanıp ara zam yapmalı. Ocak ayındaki enflasyonla yılın ikinci dönemindeki alım gücü aynı olmuyor. Bu sıkınıt bu sefer insanların cebine, markete ve pazara yansıyor. Bunun tek bir noktada değil daha geniş bir perspektifte değerlendirilmesi lazım." dedi.
Hak-İş Konfederasyonu İzmir İl Başkanı Şimşek minimum 4 kişiden oluşan bir ailenin bir asgari ücretle ailesini geçinmesini mucize olarak tanımladı. Şimşek, bu sebepten ötürü asgari ücretin bir kişi üzerinden değil 4 kişi üzerinden; minimum ne kadar harcama yapılıyor, ihtiyaçlar nelerdir gibi soruların yanıtlarının tespit edilip fiyatın belirlenmesi gerektiğini savunduklarını söyledi.
Türkiye'ye Almanya modeli
Gültekin Şimşek, Hak-İş'in Almanya modelini çözüm önerisi olarak gündeme getirdiğini de dile getirdi. Şimşek "Biz Hak-İş olarak bunu ülkemize öneriyoruz. Almanya'da aile bireyi sayısına göre vergi kesintisi uygulanıyor. Yani 4 kişilik bir aile varsa bir hanede ona göre vergi kesintisi var. Tek kişi yaşıyorsa ona vergi kesiliyor. Belli bir sayının üzerindeyse hiç vergi alınmıyor. dedi.
Şimşek, böyle bir uygulama ile kişinin cebinde daha fazla ücret kalacağına dikkat çekti. Ayrıca "Türkiye'de alım gücü düşük, hayat pahalı ve insanlar zorlanıyor. Bu çözüm ailelerin daha rahat geçinmelerine yardımcı olabilir." ifadelerini kullandı.