Türkiye'nin zengin kültürel birikimi, Yunus Emre Enstitüsü öncülüğünde yürütülen "Türk Arkeolojisi Yaz Okulu" projesiyle dünyaya tanıtılıyor. Çoğunluğu arkeolog olan 20 yabancı akademisyen, Anadolu’nun binlerce yıllık geçmişini bilimsel atölyeler ve saha gezileriyle deneyimliyor.
Tarihi keşif: 16 ülkeden akademisyenler Anadolu’da
Yunus Emre Enstitüsü, Türk dili, kültürü, sanatı ve bilimsel birikimini tanıtmak amacıyla dünyanın farklı ülkelerinden akademisyenleri Türkiye'de ağırlıyor. "Türk Arkeolojisi Yaz Okulu" projesi kapsamında yürütülen program, Çanakkale’de başlayıp İzmir, Gaziantep, Şanlıurfa, Ankara güzergahından geçerek İstanbul’da tamamlanacak.
Katılımcılar arasında arkeoloji, sanat tarihi, müzecilik ve antropoloji alanında çalışan 20 akademisyen yer alıyor. Danimarka, Kanada, Polonya, İtalya, İran, Mısır, Tunus, Etiyopya, Litvanya ve Rusya gibi ülkelerden gelen araştırmacılar, hem seminerler hem de antik kent gezileriyle Türkiye’yi yakından tanıma fırsatı buluyor.
Efes’ten Teos’a: İzmir büyüledi
Projenin İzmir ayağında konuk akademisyenler; Efes, Smyrna Agorası, Kadifekale Antik Tiyatrosu, Teos Antik Kenti ve İzmir Kültür Sanat Fabrikası gibi önemli tarihi alanları ziyaret etti. Antik medeniyetin izlerini sürerek kazı başkanları eşliğinde bilgi alan araştırmacılar, yerinde gözlemlemenin akademik katkısını vurguladı.
Yaz Okulu Proje Koordinatörü Emre Çağlayan, AA’ya yaptığı açıklamada, “Katılımcılar Türkiye’deki arkeolojik çalışmaların durumunu, kullanılan metot ve teknolojileri yerinde görüyor. İzmir tarihi mirasıyla bu programın önemli bir durağı. Efes ve Teos gibi antik kentler hem bilimsel hem kültürel açıdan büyük zenginlik” dedi.
“Müze düzenlemeleri çok etkileyici”
Program katılımcılarından Kanadalı arkeolog Jaris Darwin, Anadolu’yu yerinde görmenin heyecan verici bir deneyim olduğunu belirtti. Türkiye'deki müzelerin dijital altyapısı ve sergi düzenlemelerinin dikkat çekici olduğunu kaydeden Darwin, bu gezinin mesleki kariyerine önemli katkılar sağlayacağını dile getirdi.
Danimarkalı akademisyen Ane Dybkjaer ise Efes Antik Kenti için “Bir rüyanın içinde yürümek gibi” ifadelerini kullanarak büyülendiğini söyledi. Gürcistan’dan gelen Mariam Eioshvili ise proje sayesinde önemli bir akademik tecrübe kazandığını, Türkiye’de doktora sonrası bir program düşünmeye başladığını açıkladı.






